“KELEBEK ETKİSİ” SÖYLEŞİLERİ -II-

"KELEBEK ETKİSİ" SÖYLEŞİLERİ -II-

Sıkı Dur Türkiye”

Elinizde tuttuğunuz kitap 20 Aralık 2015 – 29 Mayıs 2016 tarihleri arasında peşrevsiz ve hamasetten uzak bir program yapma niyetiyle çıktığımız yolda Alev Alatlı ile gerçekleştirdiğimiz Kelebek Etkisi programının bir özeti. Habertürk ekranlarında 22 bölüm süren bu söyleşilerde zaman zaman farklı konuklarımız da oldu. Prof. Dr. İlber Ortaylı, Prof. Dr. Mehmet Saim Karacan, Psikiyatrist Muzaffer Uyar, Prof. Dr. Ali Köse, Ali Saydam ve Prof. Dr. Ayşen Gürcan meselelerin arka planına bakma niyetiyle yaptığımız sohbetlerde uzmanlıklarıyla yolumuzu aydınlattı.

Kelebek Etkisi’ne 2015 yılının Kasım ayında Rusya Hava Kuvvetleri’ne ait bir uçağın Türk Hava Kuvvetleri tarafından düşürülmesi üzerine başlayan krizin ortasında “akılla kavranamayacak bir ülke” olarak görülen Rusya’yı konuşarak başladık. Dünyayı bugünkü olaylarla değil, bugüne getiren sebeplerle tanımak hedefiyle konularımız da çeşitlendi.

Alev Alatlı ile konuşmak, sonu gelmez parantezler açmak zorunda kalmak demek. Alatlı, bir düşünce evi inşa ederken, herkesi önce en alt katta mutabık olmaya, diğer katları ancak bu zemin üzerine çıkmaya davet ediyor. Bunun için de o mutabakat sürecinde her türlü düşüncenin sarihleşmesi, her türlü olgunun hakkının verilmesi, her türlü vakanın silkelenip tozlarının alınması, zihnin berraklaşması çağrısında bulunuyor. Bu vicdanlı ve nesnel düşünme biçimi, parantezli ve saçaklı konuşmak ve düşünmeye aralanıyor. Bu sesin, bu toprakların çok sık duymadığı bir ses olduğunu söylemem gerek.

Bu kitap, bu saçaklı düşüncenin bir güncesi… Sonu gelmeyen parantezlerin açılarak bir düşünce evi inşa etmenin çabası… Aynı zamanda Alev Alatlı’nın Türk düşünce tarihine kazandırdığı birçok kavramın da bir çetelesi. Tam da bu nedenle bu kitap, ortasından okunmaya başlanabilecek bir kitap değil; tam tersine hassas bir inşa sürecinin peşinde olduğundan birbirini takip eden bölümlerin peş peşe okunması gereken bir kitap. Fakat o toprak patikadan ayrılmadan istikrarlı bir şekilde yürümeye devam edince, manzarayı kuşbakışı gören bir tepeye açılıyor.

Alev Alatlı, “Türkiye son yüz senesini çılgın bir maratonda geçirdi.” der. Bu sözün doğruluğunu anlamak için, Türkiye’nin son yüz senesine değil; sadece Kelebek Etkisi programını yapmaktayken, Türkiye 13 Mart 2016’da Ankara’da, 19 Mart 2016’da ise İstanbul’da bombalı saldırılarla sarsıldı. Bu sohbetleri, Alan Kürdi’nin cesedi denizden çıkartıldıktan çok değil, birkaç ay sonra gerçekleştirdik. O dönem Suriye’den Türkiye’ye başlayan büyük göç dalgası hâlâ dinmiş değil. Hem Türkiye’nin, hem de dünyanın ekseni durmadan değişirken durup bu krizlerin ortasından esasa, kaynaklara, kadim değerlere bakmaya gayret ettik. Bu coğrafyayı anlamaya çalışırken kelimelerin ve kavramların telmih ettiği anlamların izini sürdük.

Bu kitabı okurken birçok yerde ayrıntıların bugünle bağlantısını kurabilmek adına Alev Alatlı’ya “Bunu bilmek bizim için neden önemli?” sorusunu sorduğuma tanık olacaksınız. Ayrıca 2016’daki programların üzerinden geçen dört yılda Alev Alatlı’nın bazı öngörülerinin bu kısa süre zarfında bile gerçekleştiğini, tarihte sıçramaların olmadığını ve belli devamlılıkları göreceksiniz. Bu kitap, sadece geçmişin bir mütalaası değil; aynı zamanda geleceğe dair bir öngörüler bütünü. Neyi nasıl yapmazsak, nereleri eksik bırakırsak nelerin olacağına dair hakkaniyetli bir çağrı, bir yakarış… Bu yakarışa, kavramlarda mutabık olmak ve dünya düzenini doğru okumak çağrısına bütün okurların ses vermesini temenni ediyorum.

Ayşe Böhürlerİstanbul, 7 Eylül 2020