Trrrum, Trrrum, Trrrum! Trak! Tiki Tak! Makinalaşmak istiyorum.
“Kombassan’a darbe!”
“Kombassan dört bir yanından sarıldı!”
“Alman adli makamlarıyla iş birliği yapılacak!”
Ne oluyor yahu?!
On bin, yirmi bin, otuz bin Türk, velev ki alışılmadık bir yöntemle, bir araya gelecek, küçücük paralarını birleştirecek, ot bitmez kötü Bozkır’da dilimin dönmediği kadar çok çok trilyon cirolu, onlarca şirket kuracak, kilometrelerce fabrika inşa edecek, yok motosikletti, yok makinaydı üretecek!
Rüyamda görsem inanmazdım.
Kemal Tahir’le, Şevket Süreyya‘yla büyüdüm ben. Yüzbaşı Selâhattin’in kıraç Anadolu tasvirleriyle şekillendim. ‘70li yılların başlarında DPT koridorlarında “Fındık pazarını da İtalyan’lara kaptırdık! Nijerya yer fıstığı bizimkinden daha kaliteli! Kuru üzümün hepsini satabilsek bile, petrol ithalatının onda birini karşılamaz!” diye hayıflananlardanım.
Trrrum, Trrrum, Trrrum! Trak! Tiki Tak!/ Makinalaşmak istiyorum. Mutlak buna bir çare bulacağım. Ve ben ancak bahtiyar olacağım/ Karnıma bir türbin oturtup/Kuyruğuma çift uskuru taktığım gün!
Böyle darbeli, sarmalı, husumet fışkıran “ekonomi” haberlerine kahroluyorum! Sakın yanlış anlaşılmasın, kayıt dışı ekonomiden, karaparadan medet umanlardan değilim. SPK mıdır, maliye midir, gümrük müdür, yetkili birilerinin askerleri örnek almalarını, “durumdan vazife çıkarmalarını” istiyorum. Varsa Kombassan’da yasadışı işlemler, bunların tesbit edilip, gereğinin yapılmasını istiyorum. Ama efendi gibi. İnsanları mağdur etmeden. Türkiye’ye yatırım yaptıklarına yapacaklarına pişman etmeden.Anlayacağınız, nefret ediyorum farfaralıktan. Rutin istiyorum, manik-depresif duyarlılıklar değil. İnce ayar, süreklilik, öngörü istiyorum. Marjinal miyim, neyim?