“Aklın Ölçüsü” veya Safsata (3)

Ege bir Türk gölü değildir.- Ö
Ege, bir Yunan gölü de degildir.-Ö
Binaenaleyh, Ege bir göl degildir.”-V

Safsatalar, ilk anda geçerli ve ikna edici 
gibi gözüken, ancak yakından bakıldığında 
kendilerini ele veren 
sahte argümanlardır.

Yazının birinci ve ikinci bölümleri için 
Aklın Ölçüsü” kategorisine bakınız

Bir tezin, bir iddianın, argümanın, mantık kuralları doğrultusunda geçerli olup olmadığını saptayabilmek için bilinmesi gereken temel kavramları özetlemeye devam ediyoruz. Tümevarımsal Argümanlar’ın gözlem ve deneylere dayandığını; münferit gözlem ve deneysel verilerden yola çıkılarak genel bir sonuca varmaya çalıştığını söylemiştik. Burada, sonucun tümdengelim argümanlarındaki gibi kesin olmayacağı açıktır.; nitekim, sınırlı sayıda gözlemden yola çıkıp, “bu iş böyledir” diye kesip atmak keyfi bir vargı olur. Tümevarımsal argümanlarda öncüllerin doğru oldukları kabul edilirse, sonucun da doğru olduğu varsayılır. Meselâ, 

Ö- Ne zaman kızıl bir gün batımı görsem, ertesi gün hava güzel olur.
Ö- Bugün kızıl bir gün batımı var. 
V- Binaenaleyh, yarın hava çok güzel olacaktır.

Ya da
Ö- Türkiye’deki köpeklerin çoğu sokak köpeğidir. 
Ö- Çomar Türkiye’deki bir köpektir.
V- O halde Çomar bir sokak köpeğidir.

Bir örnek de 11 Kasım 2000’de Star gazetesinde yazan Engin Ardıç’tan: 

“…Katmandu edebiyatı yapmalarına biz ağzımızla gülmeyiz. Hele günümüzde buna hiç gerek yok, çünkü gençlik artık bol ve kolay uyuşturucu da bulabiliyor, şehirli ve paralı kesimi tavşanlar gibi hababam da çiftleşebiliyor… Yani bir nevi küçük Amerika olduk bile… Haa, sanayi toplumunun getirdiği özel sorunlardan bunalmak istiyorsanız, önce o sanayiyi kurun da sıkıntısını ondan sonra yaşarsınız!” 

Ardıç’ın argümanını bileşenlerine ayıralım: 
Ö- Amerika’da gençlik kolay ve bol uyuşturucu bulabilir.
Ö- Amerika’da gençlik tavşanlar gibi hababam çiftleşebilir.
Ö-Türkiye’de de şehirli ve paralı kesim tavşanlar gibi hababam çiftleşebiliyor…
Ö- Türkiye’de de gençlik artık bol ve kolay uyuşturucu bulabiliyor 
V – Yani bir nevi küçük Amerika olduk bile.

Ardıç’ın argümanı geçersizdir; çünkü, “şehirli ve paralı gençlik” dediği kesim “Türkiye’yi temsil etmez.” Dikkatli okur, Tümevarım Argümanlarında, doğru istatistiki verilerin önemi kavrayacaktır. Buna karşın, doğru verilerden yanlış sonuç çıkarma diye bir alışkanlık da vardır ki, gelecek yazılarda “İstatistiksel Hatalar” başlığıyla “Serbest Safsatalar” altında göreceğiz. 

Yeri gelmişken: Ülkemiz de yukarda verdiğimiz hatalı çıkarsama örneğinin basınımızda neredeyse kural olduğuna işaret etmeliyim. Sakallı Celâl’e, “Meşrutiyet’i ilân ettik olmadı, Cumhuriyet’i getirdik yine olmadı, bir de ciddiyeti denesek?!” dedirten bu tutumumuz olsa gerekir! 

Argümanları Tanıma 
Argümanlar her zaman yukarıdaki sırayı izlemezler. Bazen önce sonuç verilir, sonra ispatlanmaya çalışılır. Diğer bazı argümanlarda sonuç ve öncülleri birbirinden ayırmak zordur. Bazen de, aşağıda olduğu gibi ifadeler argümana benzerler, fakat değildirler. Örneğin, şöyle bir saptama/hüküm:

Eğer İncil doğru ise, İsa ya mecnun, ya da Tanrının oğlu olmalıdır.
Bu bir argüman değil bir şart cümlesidir; ifadede sonucu destekleyecek bir öncül mevcut değildir. 
Ya da, 
Allah seni yarattı; o nedenle Allah’a karşı görevlerini yerine getirmelisin. 
Buradaki “Allah’a karşı görevlerini yerine getirmelisin” ifadesi de bir şart cümlesidir. Şart cümleleri önerme/öncül olarak kabul edilmezler
Arabam çalışmadı, çünkü motorunda bir problem var. 
Bu da bir argüman değil bir açıklamadır. Burada arabanın niçin çalışmadığı izah edilmektedir. Bu ifade geçerli bir argümana şöyle dönüştürülebilir: 
-Motorda bir sorun olmasaydı çalışırdı.
-Arabam çalışmadı.
-Arabamın motorunda bir sorun var. 


SAFSATA

MERAKLISINA: Türkçe, “safsata”, Osmanlıca, “kıytası batıl” İngilizce, “fallacy” Latince “fallacia”

Safsatalar, ilk anda geçerli ve ikna edici gibi gözüken ancak yakından bakıldığında kendilerini ele veren sahte argümanlardır.
Bir düşünceyi ortaya koyarken ya da anlamaya çalışırken yapılan yanlış çıkarsamaların tamamına safsatadenir. Günümüz Türkçe’sinde safsata kelimesi kusurlu akıl yürütme anlamını kaybetmiş, yanlış inanç manasında kullanılır olmuştur. Oysa, safsata, insanın muhakeme yetisinin yanlış yönde kullanımıdır ve çoğu kez önyargı, eksik bilgi, batıl inançlar, duygusallık, yersiz göndermeler, acelecilik, özensizlik, genelleme, duygu sömürüsü, Türkçe’yi kötü kullanma gibi sebeplerden kaynaklanır. 
Safsatalar biçimsel (formal, suri) ya da serbest (informal) olurlar. 

Biçimsel Safsatalar 
Bir argümanın yapısından kaynaklanan, bir argümanı teknik olarak geçersiz kılan hatalardır. Bir argümanın teknik olarak geçersiz olması, sonucunun öncüllerini izlememesi anlamındadır. Yukarda da değindiğimiz gibi, Biçimsel Safsatalarda mesele, sonucun doğru veya yanlış olması değil, çıkarsamanın doğru öncüllere dayanmamasıdır. 

Aşağıdaki ilk örneğimiz, Yanlış ve Geçersiz bir argüman olarak, Biçimsel Safsata’dır, çünkü, ilk öncülü yanlıştır ve bu yanlış öncül Sokrat’ın yeşil olması gerektiği gibi lâf ola beri gele bir sonuç doğurmuştur.

Bazı insanlar yeşildir. 
Sokrat bir insandır. 
Sokrat yeşildir.

Öbür taraftan, ikinci örnekte varılan “Sokrat ölümlüdür” sonucu, doğrudur ama bu da tesadüfen doğrudur. Birinci öncülün yanlış olması, bu argümanı da Doğru ve Geçersiz Biçimsel Safsata sınıfına koyar.

Bazı insanlar ölümlüdür. 
Sokrat bir insandır.
Sokrat ölümlüdür. 

Bir kez daha vurgulayalım: Yukarıdaki argümanlarda çıkarımların geçersiz olmalarının nedeni öncüllerin birinin doğru, diğerinin yanlış olmasından kaynaklanmaktadır. Bu nedenle, sonuç tesadüfen doğru veya yanlış olabilecektir. Aşağıdaki örnekte biçimsel safsatayı inceleyelim. 
Bu da Hüseyin Üzmez’den (9 Ekim 2000, Akit)

“Şahsen ben, demokrasiyi bir türlü sevemiyordum. ‘İnancımın demokrasiye ihtiyaç duyacağına’ inanmıyordum. Demokrasi yokken, biz, üç kıt’aya yedi denize hâkimdik. Şimdi emperyalistlerin kölesi durumuna düş…tük”

Üzmez’in argümanını bileşenlerine ayıralım:
Ö-Demokrasi yokken, biz, üç kıt’aya yedi denize hâkimdik.”
Ö-“Şimdi emperyalistlerin kölesi durumuna düşmüştük.” 
V-“Demokrasi, ülkeleri emperyalistlerin kölesi durumuna düşürür.” 


Üzmez’in öncüllerinin doğru olmaları halinde bile, çıkarım geçersizdir; geçerli bir argüman haline nasıl getirilebileceğine bakalım: 

-Demokrasi, yokken biz üçkıt’aya, yedi denize hâkimdik.
-Demokrasilerde dünya hakimiyeti olmaz.
-Demokrasi olunca biz üçkıt’aya, yedi denize hâkim olamaz olduk. 

veya
-Emperyalizm demokrasi ile bağdaşmaz.
-Şimdi emperyalistlerin kölesi durumuna düştük.”
– Binanaeleyh, kölesi durumuna düştüğümüz emperyalistlerde demokrasi yoktur. 

veya
-Demokrasi, ülkeleri emperyalistlerin kölesi durumuna düşürür.
-Biz biz, üç kıt’aya yedi denize hâkimdik /çünkü o ülkelerde/ demokrasi yoktu. 


Üzmez’in popüler bir köşe yazarı olduğunu düşününce, gelin de kahrolmayın! “Meşrutiyet’i ilân ettik olmadı, Cumhuriyet’i getirdik yine olmadı, bir de ciddiyeti denesek?!”

Biçimsel Safsataların bir nitelikleri de matematik formüllerine benzeyen sembollerle ifade edilebilmeleridir. Mantık-matematik ilişkisinin buradan doğduğunu birkez daha hatırlatalım.