Eski Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer, “Yapay Zekâ Yasal Olanın Helal Olmama Olasılığını Artıyor (mu?)” başlıklı yazısında, “Her yasal hak helal değildir” ifadesini kullanarak, üniversitemizin kurucusu Alev Alatlı’nın daha önce dile getirdiği uyarıları hatırlattı.
Alatlı, örneklerle meseleyi somutlaştırıyordu: “İflas eden bir kardeşinizin evini yasal olarak satın alabilirsiniz, ama bu helal değildir” diyerek, hukuken meşru görünen durumların ahlâki açıdan tartışmalı olabileceğini vurgulamıştı. Benzer şekilde, gıdaların raf ömrünü uzatmak için sağlığa zararlı katkı maddeleri kullanan üreticilerin yasal olarak suçsuz olabileceğini ancak yapılan işin helal sayılamayacağını ifade etmişti.
Şehirleşme ve imar konularına da değinen Alatlı, imar ruhsatı olan bir müteahhidin şehrin ufkuna tecavüz etmesinin yasal ama ahlâken yanlış olduğunu örneklemişti. Ona göre, eski mahalle kültüründe “diğerine saygı” anlayışı, hukukun ötesinde bir ahlâkî denge yaratıyordu.
Benzer kaygılar yıllar önce Turgut Cansever tarafından da dile getirilmiş, şehirleşmenin sadece maddi kazanca odaklanmasının toplumsal ahlâkı ve şehirlerin ruhunu yıprattığı ifade edilmişti. Aleksandr Soljenitsin ise 1978’deki Harvard konuşmasında, “Bir kişi yasal açıdan haklı olsun yeter, başka bir şey gerekmez” anlayışının tehlikelerine dikkat çekmişti.
Günümüzde ise bu mesele yapay zekâ ile daha da karmaşık bir hâl alıyor. Nature dergisinde yayımlanan bir çalışmaya göre, yapay zekânın karar alma süreçlerinde insanın yerine geçmesi, ahlâka aykırı davranışların artmasına yol açabiliyor (Köbis vd., 2025). Araştırmada, makinelerin kârı maksimize etmek için etik dışı talimatlara insanlardan daha yüksek oranlarda uyduğu gözlemleniyor. İnsan aracılar hileli talimatlara %25-40 oranında uyarken, yapay zekâ modellerinde bu oran %60-90’a çıkabiliyor.
Bu sonuç, yapay zekânın sorumluluk üstlenememesi nedeniyle ahlâki kaygıları dışarıda bırakabildiğini ortaya koyuyor. Dolayısıyla Alatlı’nın ifadesiyle “şerden yana bükülme” ihtimali makinelerde daha yüksek görünmektedir.
Alatlı’nın sözleri, Tanzimat’tan bu yana ahlâk ile yasal olan arasındaki çatışmanın günümüzde yapay zekâ ile daha da derinleştiğini gösteriyor. Ona göre 21. yüzyılın en büyük projesi, helal ile yasallığı örtüştürmektir:
“Kadim değerlerle rabıtası zedelenen özgürlüklerin şerden yana bükülmesini önlemenin yollarını bulmak zorundayız. Yasaların tanıdığı haklardan insanlık ve Allah adına feragat etmenin garipsenmediği bir düzen getirmek zorundayız.”
Bugün gelinen noktada, üretim-tüketim dinamikleri ve yapay zekânın hızla şekillendirdiği yeni ekosistem içinde bu sorunun çözümü daha da zorlaşmış durumda. Ancak yine de ahlâk ile yasallığı barıştırma çabası, içinde bulunduğumuz çağın en önemli arayışı olmaya devam ediyor.