ADL’nin Derdi Ne? (1)

Önce bir hatırlatma: ADL’nin açık adı, Anti-Defamation League. “Defamation” karalamak, çamur atmak, iftira etmek, demek; yani, tam adı “Anti-İftira Birliği” ya da bu son vukuatlarından sonra hakim medyamızın tercih ettiği gibi “Karalamacılığa Karşı Birlik.” Dil birliği sağlamak kaygısıyla, bundan böyle ben de bu isme itibar edeceğim.
Olay, ADL’nin Ulusal Direktörü Abraham H. Foxman imzalı bir “Açık Mektup”un 22-24 Ağustos tarihli New England(1) gazetelerinde yayınlanması ile patlladı. Mektup şöyle: “Son haftalarda alevlenen Türk-Ermeni meselesinin ışığında, ve Yahudi halkına yöneltilen tehditlerin arttığı bu zamanda, Yahudi cemaatinin birliğinin /zarar görmesine ilişkin/ kaygımız nedeniyle, ADL olarak Ermenilerin başına gelen trajediyi yeniden gözden geçirmeye karar verdik.

Osmanlı İmparatorluğu tarafından Ermenilere karşı işlenen acılı 1915-1918 olaylarını asla inkâr etmediğimiz gibi, herz aman katliam ve gaddarlık (massacres and atrocities) olarak tanımladık. /ancak/ Derinden düşündüğümüzde, Henry Mogenthau, Sr.’nin bu hareketlerin sonuçlarının aslında soykırım (genocide) sonuçlarıyla eşdeğer olduğu düşüncesine katıldık. O zamanlarda soykırım diye bir kelime olsaydı, /olanlara/ soykırım derlerdi. Nobel Ödüllü Elie Wiesel ve diğer saygın tarihçilere danıştık ve bu konuda mutabık kaldık. Türkiye’nin, kendi geçmişiyle yüzleşmesini ve Ermenilerle tarihin bu karanlık safhasına ilişkin uzlaşmaya varmaya çalışmasını tavsiye edenlerin, Türkiye’nin dostları olduğunu anlamasını umuyoruz. Bu çerçevede, bu tür meselelerde bir Kongre kararının terstepeceği ve Türkler ile Ermeniler arasında uzlaşma sağlamayacağı ve Ermenileri ve Türk Yahudi Cemaatini ve Türkiye, İsrail ve Birleşik Devletler arasında önemli çoktaraflı ilişkileri riske atacağı şeklindeki inancımızı kesin olarak sürdürüyoruz.”(2)

Ve kızılca kıyamet kopuyor! ADL yönetiminin tutumunun “ahlâken savunulamayacağını” ileri süren New England Bölge Temsilcisi genç Andrew H. Tarsy, Foxman’a alenen kafa tutuyor. Bundn bir gün kadar sonra da, “hiç bir ADL çalışanının örgütün iç çatışmalarını basına yansıtmaması gerektiği” savıyla, görevden alınıyor. Ne ki, Bölgenin ileri gelen Yahudi kamuoyu önderleri, Tarsy’nin görevden alınmasına şiddetle karşı çıkıyor, ADL liderinin tepkisini “kinci, hoşgörüsüz ve yıkıcı” olmakla suçluyorlar. Dahası, Foxman’ın kararının daha başka istifalara da neden olacağını, “ADL’ye yapılan bağışların hızla azalacağını,” ayrıca, Ermeni “soykırımı”na ilişkin bu tutumun, New England’ın Yahudi olmayan halkı ile ilişkilerine zarar vereceğini”(3) söylüyor ki, New England, özellikle de Massachusetts Eyaleti, Ermeni diasporasının sıklıkla yerleştiği bölgedir. Amerikanın en iyi üniversiteleri sayılan “Ivy League”(4) kurumlarını buradadır ve ülkenin en keskin liberallerinin çıktığı bölgelerinden birisidir. Teşbihte hata olmaza sığınarak, New England toplumunun bizim İzmir seçmenimizin ruh halini çağrıştırdığını söyleyeyim.

Yerel liderler, daha da ileri gidiyor, ADL yönetimini halen Amerikan Kongresinde beklemekte olan “1,5 milyon Ermeninin Birinci Dünya Savaşı döneminde ölümünün soykırım olduğunun kabulü” şeklindeki tasarıyı desteklemekle tehdit ediyorlar. Tekrar harekete geçen Yönetim, bu defa da Boston Globe gazetesinde geniş bir açıklama yayınlıyor, ancak, Kongre’de bekleyen tasarıyı destekleyeceğini yine söylemiyor. İlk açık mektupta söylediklerini tekrarlıyor, “Türkiye’ye açıktan ya da kapalı bir biçimde baskı yapmayı sürdüreceğiz”in ötesinde bir vaatte bulunmuyor. Dahası ADL yönetiminin “Türkiye’yi ender bir Müslüman müttefik olarak gören İsrail’in güvenliğini” herşeyin önünde tuttuğunu açıkça belli ediyor. Buna karşın, protestolar devam ediyor.

Yahudi Cemaati İlişkileri Konseyi, JCRC’nin(4) tarihinin hiçbir döneminde olmadığı kadar Ermeni davasını destekleyen mektup aldığı söyleniyor. Polaroid şirketinin eski yönetim kurulu başkanı, Boston Şehir Konseyi üyesi gibi itibarlı ADL üyeleri, Ermeni Soykırımı tanımayan bir örgütte yeralamayı sürdüremeyeceklerini ilan ediyorlar. Harvard Hukuk Fakültesi profesörlerinden Alan Dershowitz, “Bu mesele Yahudi cemaatini öylesine derinden sarstı ki, Foxman, ‘Gerçek politikadan üstündür’ diyen halkı dinlemek zorunda,” diyor. Nobel Ödüllü, ünlü Yahudi romancı Elie Wiesel de arayıp, tasarıyı desteklemeye karar verdiğini, Foxman’ın da öyle yapmasını tavsiye edince, direktör, “bir gece içinde müthiş bir U-dönüş” yaparak, “1,5 milyon Ermeni’nin Osmanlı Türkleri tarafından kesilmesinin ‘soykırım’ olduğunu kabul” ettiğini ilân ediyor. Foxman’ın bu dönüşü, kendisinin ADL’deki kırkiki yıllık geçmişinde hemen hiç boyun eğmediğini bilen yakın tanıyanlarını “hayretlere gark ediyor.”

Foxman kim? ADL ne? ADL’nin derdi ne?

Abraham Henry Foxman, 1940 doğumlu Polonya Yahudisi. 1950’de ABD’de; 1965’de ADL’de; 1987’de örgütün ulusal başkanı. Çocukluğundan beri itibaren bu işlerin içinde, babası “Revizyonist Siyonizm” diye bilinen ulusalcı kanattan. Son zamanlarda, “iktidar sarhoşu” olmak, kendisine karşı çıkanları “Yahudi düşmanı” diye karalayıp, etkisizleştirmeye çalışmakla suçlanıyor. Bir de, Marc Rich isimli işadamını 250 bin dolarlık bağış karşılığı Başkan Clinton’un affetmesini sağlaması var ki, istifasını isteyenlerin sayısını hayli arttırmış. Halbuyken, Ermeni meselesindeki tutumumun Foxman’ı daha da zora sokacağı açık gibi görüyor.

Gelelim ADL’ye. Küresel boyutlarda bir projenin parçası olarak, bireysel gücünün çok ötesinde etkili bir kuruluş, Bu bağlamda, Ermeni meselesine ilişkin tutumunu hakkıyla değerlendirebilmek için, ADL’in akraba örgütlerinin, dilerseniz örgüt-ağının, kapsamına ilişkin fikir sahibi olmak gerekiyor.

1913’de, “B’nai B’rith Bağımsız Tarikatı”(6) tarafından, ABD’de kurulan ADL’nin resmi misyonu, “Yahudi halkına yöneltilen iftiralara /öncelikle/ akla ve vicdana, gerekirse yasalara başvurmak suretiyle son vermek” olarak açıklanmış. “B’nai B’rith”in(7) kendisi de yine ABD’de, New York Eyaletinde, 1843’de, kurulmuş bir lobi(8) grubu. O tarihte açıklanan amacı: “Yahudi cemaatine hizmet etmek, Yahudi haklarını korumak, hasta ve yoksul Yahudilere yardım etmek, gençlere burs sağlamak, Yahudi-karşıtlığına(9) karşı koymak.”

“B’nai B’rith,” 1923’den itibaren hızla büyüyor, ilköğretim(10) öğrencilerini de içine alan geniş bir alanda örgütleniyor. 2001’e kadar “dünyanın en büyük mezhepler-üstü Yahudi gençlik hareketi” olduğu söylenen, “B’nai B’rith Gençlik Örgütü”nü (BBYO) fonluyor. Aynı yıl şirketleşen gençlik örgütü, “BBYO, Inc.” ismini alıyor; 2002’de “BBYO4 İsrael” girişimini örgütlüyor. BBYO4 İsrael, eğitim sektöründe faaliyet gösteriyor, “Yahudi ebeveynlerin çocuklarını özgüven sahibi, adanmış, iyi-donanımlı gençler olarak yetiştirebilmeleri için güvenli /eğitim/ programları” üretiyor, ve uyguluyor. Halen ABD’ye ilâveten, Avustralya, Bulgaristan, İngiltere, İrlanda, Fransa, Israil, Lüksemburg, Yeni Zelanda, Güney Afrika, İsviçre ve Tayland’da aktif.

Hayır işlerine ilâveten, cazgır bir İsrail yandaşı olarak hizmet veriyor, B’nai B’rith. Bu çerçevede, kendilerini “Yahudi Halkının ve Israil Devletinin esenliğine adamış” devlet büyüklerini “Altın Madalya” ile taltif ediyor ki, John F. Kennedy, George H.W. Bush (baba), Avusturya şansölyesi Franz Vranitzky ve Avustralya başbakanı John Howard, B’nai B’rith madalyalı. Teşkilat, ayrıca eski adı “Amerikan Ziyonist Kamu İşleri Komitesi” olan AIPAC (Amerikan-İsrail Kamu İşleri Komitesi) ile birlikte çalışıyor. Nitekim, “BBYO4 İsrael” AIPAC ile B’nai B’rith’in ortak ürünleri.

Gelelim,“Amerikan-İsrail Kamu İşleri Komitesi,” AIPAC’a. AIPAC, asli misyonunun “ABD’nin Orta Doğu politikasını /İsrail lehine/ şekillendirmek”(11) olduğunu ilân eden bir teşkilat. New York Times’ın “Amerikan’ın İsrail’le olan ilişkilerini etkileyen en önemli örgüt” olduğunu söylediği örgüt, 1950’lerde kurulmuş, halen 100 bin üyesi var. Amerikan Kongresi ve Beyaz Saray’da, İsrail’i destekleyen lobi faaliyetleri yürütüyor. Daha 1987’de “Başkanın çevresindeki kadronun seçimini etkileyecek, herhangi bir Arap ülkelerine silâh satışını önleyecek, Pentagon ve İsrail ordusu arasında katalizör görevi yapabilecek güce ulaştığı” belirtiliyor,(12) Amerikan Dışişleri Bakanlığı ve Beyaz Saray politika uzmanlarının, senatör ve generallerin AIPAC ofislerinden çıkmadıkları anlatılıyordu. Günümüzdeki faaliyetlerini ise dört temel başlık altında topluyorlar: *ambargolar ve Birleşmiş Milletler kararları ile Filistin hükümetini (özellikle Hamas’ı) İsrail’in taleplerine boyun eğmeğe zorlamak, *Washington’la İsrail arasındaki bağı istihbarat işbirliği ve ekonomik yardım (ki, 2006 yılında 2,52 milyar dolardı) aracılığıyla güçlendirmek; *nükleer silâhlanma hevesleri ve Yahudi Soykırımı inkâr etmesi nedeniyle İran’ın kınamasını sağlarken, nükleer gelişimini engellemek üzere finansal yaptırımlar uygulamak; *Libya, Lübnan, Hizbullah (ve onların televizyon yayınları) ve Suriye’nin de dahil olduğu ve İsrail’in varlığına düşmanca yaklaşan ülke ve gruplara karşı hareketler geliştirmek.” Resmi web sitelerinde yayınladıkları “başarılarıyla sonuçlanan faaliyetlerimiz” listesinde, “Gaza’ya kaçak silâh girmesini önlemek için Mısır’a baskı yapmak”(13) gibi bir kalemin de varlığı faaliyetlerinin kapsamına ışık tutuyor.

Siyasilere doğrudan parasal yatırım yapan bir örgüt değil, AIPAC. En azından kâğıt üstünde böyle. Ancak, örneğin Washington Post gazetesine göre, para, örgütün gücünün önemli bir parçası. AIPAC, Temsilciler Meclisinde ve Senatoda İsrail’i ilgilendiren konularda kimin nasıl oy verdiğini yakından izlemek ve resmi web sitesinde ilân etmek suretiyle bağışları yönlendiriyor. Nitekim, son federal seçimlerde İsrail yanlısı adayların seçim kampanyalarını finanse etmek üzere yönlendirdikleri bağışların 56.8 milyon dolardan az olmadığı hesaplanıyor.

Ermeni “soykırım”ı tanınma kararı alan ADL’in günümüzdeki iklimi böyle bir iklim. ADL’nin topu tüfeği yoktur; gücü, anlatageldiğim B’nai B’rith Bağımsız Tarikatı, BBYO, Inc., AIPAC, Braun Soykırım Enstitüsü, Soykırımı Araştırma Enstitüsü gibi birlikte hareket ettiği, irili ufaklı yüzlerce akraba-örgütün mecmuu. America First Party gibi, FrontPage magazine gibi, National Endowment for Democracy, (NED) Heritage Vakfı, Carnegie Etik ve Uluslararası İşler Konseyi, Hudson Enstitüsü, Middle East Forum, Aspen Enstitüsü, Askeri Teşkilatlanma Araştırma Merkezi, Insitute for Policy Studies, World Affairs Council, Council on Foreign Relations gibi yandaş siyasi kuruluşları; aralarında Washington Kürt Enstitüsü’nün de bulunduğu (icra heyeti başkanı Mike Amitay, eski AIPAC başkanlarından Morris Amitay’ın oğlu) Asya Cemiyeti, Açık Toplum Ensitüsü gibi etnik ve kültürel sorunlarla ilgilenen yandaş siyasi think-tankleri; Amerikan Yayıncılar Birliği, Sinema Aktörleri Loncası, Amerikan Film Enstitüsü, Amerika Kayıt Endüstri Derneği (kayıttan kasıt kaset, CD vb.) yandaş sanatçı örgütleri; Amerikan Civil Liberties Union, İnsan Hakları için Hukukçular Komitesi, İnsan Hakları Gözlemcileri, (Human Rights Watch) Amerikan Yasa ve Adalet Merkezi, Avrupa Yasa ve Adalet Merkezi, Slav Yasa ve Adalet Merkezi gibi hukuk kuruluşları; Dünya Bankası, Federal Reserve System, Ekonomik Politika Enstitüsü, New York ve Chicago Ticaret Odaları, Amerikan Standartlar Enstitüsü, Ulusal Ekonomik Konsey, Tüketiciler Birliği gibi ABD’nin can damarı iktisadi kuruluşları ile başkan ve ileri gelen yöneticilerinin etnik ve dinsel kökenleri nedeniyle yakın ilişkileri vardır. Aralarında Harvard, Princeton, Yale, Dartmouth, Cornell, Tuft, Pennsylvania, Northwestern, California, Stanford, Caltech, Carnegie-Mellon’un da olduğu Amerikan’ın en iyi üniversitelerinin rektörleri ADL ile birlikte hareket ederler.(14)

“Nefret Suçları”(15) kavramını geliştiren, 1993 yılında Amerikan Yüce Mahkemesi(16) tarafından “anayasal” olarak tanımlanmasını sağlayan ADL, ayrıca, “Ulusal Gay ve Lezbiyan Görev Gücü,”“Ulusal Asya Pasifik Amerikan Hukuk Konsorsiyumu,” “Asya Pasifik Amerikalılarına Karşı Saldırıları Denetleme” derneği gibi geniş tabanlı sivil toplum örgütlerinin de desteğini haizdir.

(1)Amerika’nın Massachusetts, Vermont, Maine, New Hampshire, Rhode Island ve Connecticut eyaletlerinden oluşan kuzeydoğu bölgesi

(2) Watertown Tab & Press, Arlington Advocate, Belmont Citizen Herald, Somerville Journal, Newton Tab, Boston Jewish Advocate gazeteleri

(3) Aıntılar Keith O’Brien makalesinden, Boston Globe gazetesi, 18 Ağustos 2007

(4) Harvard, Yale, Princeton, Dartmouth, Columbia, Cornell, Brown, Pennsylvania

(5) The Jewish Community Relations Council

(6)The Independent Order of B’nai B’rith

(7) İbranice, “Akt’in Oğulları” demek. Söz konusu “akit” Yahova’nın İsrailoğullarıyla yaptığına inanılan sözleşme.

(8) “lobbying group,” baskı gurubu (pressure group) savunma grubu (advocasy group) olarak da geçer

(9)Anti-semitism

(10) “Alef Zadik Alef” (AZA) ve B’nai B’rith Girls (BBG) teşkilatları

(11) New York Times gazetesi, 6 Temmuz 1987.

(12) aynı yayın

(13) www.iapac.org

(14) ADL bağlantılı kuruluşların listesi için bkz.www.biblebelievers.org

(15) Hate Crimes

(16) Supreme Court