Avrupa Kökenler, Efsaneler, İnançlar (VIII)

Bugün sizlere 2005 yılının Mart’ında İslâm dünyasına da “kadın imamlığı” şeklinde sıçradığı anlaşılan evrensel bir gelişmeden söz etmek istiyorum: kitaplı dinlerde geleneksel olarak erkeklerin deruhte ettikleri rahiplik, imamlık gibi görevlere kadınların da talip olmaları ve üstlenmeleri ile şeklindeki gelişme. İslâm’da bir kadının imamlığının ancak cemaatte erkek yoksa kabul edildiği malum. Meğer ki, cemaatte erkek olmasın, […]

Read more

Avrupa Kökenler, Efsaneler, İnançlar (IX)

Kadından rahip olur mu, piskoposluğa, başpiskoposluğa atanabilirler mi? Günümüz Hıristiyan dünyasının önde gelen meselelerinden birisi bu! Geçenlere vefat eden Papa İkinci John Paul’un kadınların cüppe giyinmelerinin söz konusu olamayacağını söyleyerek konuyu kapatmış olması normal, çünkü, malûm olduğu üzere Papalık, İsa’nın havarilerinin sülbünden geldiği kabul edilen bir kurumdur. Ve Hırisitiyan öğretisinde kadının yeri kilisenin sessiz bir […]

Read more

Avrupa Kökenler, Efsaneler, İnançlar (X)

“Adım çıkmış bin beş yüze, hiç iner mi beş yüze” mealinde bir söz vardır. Bu Ermeni meselesinde de o hesap! Soykırım iftirası, “bunlar Türk’türler, yaparlar mı, yaparlar”a kadar geliyor! Daha baştan önyargılı bir atmosferde yeşertildiği için de Türkiye’de büyük infial yaratıyor. Öyle ki, biz soykırım yapmadık demek şöyle dursun, mesele üzerinde konuşmak bile zul gelir […]

Read more

Avrupa Kökenler, Efsaneler, İnançlar (XI)

Ermeni soykırımı iftirası üzerinde dertleşmeye devam ediyoruz. Eskiler “tedhiş” derlermiş, “korkutma, dehşete düşürme” anlamında. Yabancı kökenli “terör”den daha dolu bir kelime, “tedhiş.” Tanımadığınız birilerinin, sizinle uzaktan yakından ilgisi olmayan bir davaya ilişikin haklı ya da haksız emellerine kavuşabilmek için sizi ya da yakınlarınızı cezalandırmaları. Siyasi hayallerine kavuşabilmek için olayda en ufak bir dahli olmayan masum […]

Read more

Avrupa Kökenler, Efsaneler, İnançlar (XII)

Ermeni tarihi esasen bir zorunlu göçler, tehcirler tarihidir. Türkler kadar eski bir halk Ermeniler. bugün doğu ve güneydoğu anadolu dediğimiz bölge, 2600 yıl kadar önce “Ermenistan” olarak anılıyor. Kadim Ermenistan’ın bilinen ilk işgalcileri İranlılar. Sonra Büyük İskender. Sonra Romalılar. Sonra Bizanslılar. Ardından Araplar, Selçuklar, Moğollar, Tatarlar (Çingizler) daha sonra da Osmanlılar. Osmanlıları, Safavi İranlıları ve […]

Read more

Asatru’nun Dokuz Umdesi Ve Pagan“Allemanni”

“Avrupa” sözcüğünün nereden geldiğini bilmem hiç düşündünüz mü? Bir rivayete göre, Avrupa adını Finike prensesi Europa’dan alıyor. Finikeliler günümüzde Lübnan’ın olduğu Doğu Akdeniz kıyılarında yaşayan denizci bir halk – bu hesapça Prenses Europa Orta Doğulu bir genç kız oluyor. Efsaneye göre, pagan Yunanlıların en büyük tanrıları Zeus, Finikeli genç kıza aşık oluyor. Beyaz bir boğa […]

Read more

“Nevruz” ve “Tag-Und Nachtgleiche”

Günümüz Avrupası halklarını oluşturan “aslî nesep”lerden birisinin “Germenler” olduğundan bahsetmiştik. Almanya, Danimarka, Hollanda, Belçika, Lüksemburg, İsveç, Norveç, Avusturya, İsviçre, Kuzey İtalya, İzlanda, hatta, Kuzey ve Orta Fransa ile aşağı İskoçya ve İngiltere’yi oluşturan halkların kökenleri “Germen.” Germen kavimleri, Hıristiyanlıkla İsa’nın doğumundan beş yüz yıl sonra ancak tanışıyorlar. Ancak, Germen Avrupa’nın Hıristiyan olması büyük çatışmalar sonucu […]

Read more

Avrupa’nın İlk Ulus Devleti “AB” Olabilir mi?

“Avrupa” denildiğinde akla gelen ilk aslî unsurlardan birisinin “Germenler” olduğu kuşkusuz. Ancak, yekpare bir bütün değil, bir kavimler topluluğu Germenler. Nitekim, kendilerine “Germen” de demezlermiş. “Germen” sözcüğünün nereden geldiği hususunda da hemfikir değiller. Zira, günümüz Almanya’sına adını veren “Allemani” Germen kavimlerinin önde gelenlerinden birisi ama başkaları da var: Angles’ler, Sakson’lar, Burgundî’ler, Lombardlar, Vizigotlar, ve diğerleri. […]

Read more

Abant

Güzeldi. Durmuş Hocaoğlu’ndan, Mehmet Ali Kılıçbay’a, Ali Coşkun’dan Kemal Karpat’a, Mehmet Altan’a, Reha Çamuroğlu’ndan, Ali Bulaç’a* kadar ülkemiz entelijensiyasının renklerini aynı masa etrafında toplanmış görmek güzeldi. Tartışmalarda adabın gözetilmiş olması güzeldi. Kimsenin kimseye küsüp gitmemesi güzeldi. Abant güzeldi. Ağırlama olağanüstü özenliydi. Vakıf, katılımcılara ülkemizde az rastlanır bir imkân sunmuştu. Kendi adıma minnettarım. “Küreselleşme,” kültür, ekonomi […]

Read more

“Türkiye’de Entelektüeller Gerekli Değildir.”

Ve bakla sonunda ağızdan çıktı: “Türkiye’de entelektüeller gerekli değildir. Çünkü son yıllarda gördüğümüz örnekleri ne yazık ki, bu topluma yarar değil, zarar getirmiştir.”(1) Korktuğum başıma geldi desem, abartmış olurum, çünkü, en yakın çağrışım, İspanya İç Savaşı’ndan. Salamanca Üniversitesini basan General Franco’nun faşist generali Milan-Asray, “Entelektüelizme ölüm!” diye haykırmış, ve eklemişti “Ve yaşasın Ölüm!” Bağımsız bir […]

Read more