1983 yılında Amerikan Eğitim Bakanı Terrel Bell, “Eğitimde Mükemmeliyete dair Komisyon”(1) adı altında bir araştırma grubu kurdu, ilk ve orta dereceli okulları tepeden tırnağa inceleme altına aldı. Onsekiz aylık bir çalışmadan sonra ortaya çıkan raporun ilk cümlesi: “Bir kuşak önce hayal bir edemeyeceğimiz bu durumla karşı karşıyayız – eğitimdeki kazanımlarımızı yakalayan ve geçenler var.” Tuhaf bir cümleydi ama dünyanın en iyi eğitim sistemine sahip olmakla övünen ABD’nin paniğini yansıtıyordu. Meğer, 23 milyon yetişkin Amerikalı fiilen ummi yani en basit okuma,yazma anlama becerilerinden yoksunmuş; keza, 17 yaşındakilerin %13’ü okuyamıyor. Dahası, orta öğrenim müfredatı eklektik, dersler bir bütünlük içinde sunulmuyor.
Sonuç: “Bu durum devam ederse dünya pazar ekonomisindeki rekabet gücümüzü kaybederiz.” Komisyon, Amerikan okullarının müfredatına “beş yeni temel” dedikleri derslerin ilâve edilmesini öneriyor: dört yıl İngilizce, üç yıl matematik, üç yıl fen, üç yıl sosyal, bir yıl bilgisayar. Lisede öğretilecek İngilizce, (a) okuduğunu anlamak, yorumlamak ve değerlendirmek, (b) iyi kurgulanmış, etkili rapor yazmak, (c) konuşulanları iyi dinlemek ve akıllıca tartışmak, (d) Amerikan edebi mirasını kavramak, edebiyatın günümüz Amerikan ahlâkını, adetlerini, kültürünü, düşünce ve yaşam biçimini nasıl etkilediğini anlamak esasları üzerine kuruluyor. Matematik, (a) cebir ve geometri kavramlarını içselleştirmek, (b) ihtimal hesaplarının ve istatistiğin temelini oluşturmak, (c) matematiği günlük yaşamda kullanmak, (d) hesapların doğruluğunu sınama becerilerini geliştirmek hedefini güdüyor. Rapor, “Bu temeller eğitimde mükemmeliyeti yakalamamıza yardımcı olacaktır,” diyor, “mükemmeliyet” kasıtlarını da “öğrenciler için yüksek hedefler belirleyen ve onların bu hedeflere ulaşabilmeleri için her türlü desteği sağlayan okullar inşa etmek,’” olarak tanımlıyorlar.
Eğitim bakanına sunulan bu ve diğer başka araştırma sonuçları, Amerikan eğitim sisteminde reform ihtiyacını bir kez daha gözler önüne seriyor. Siyasiler, ayaklanıyorlar ve birinci “Milli Eğitim Zirvesi” (2) George W. Bush’un (baba) başkanlığında Virginia’da toplanıyor. Ev sahipliğini o zaman eyalet valisi olan Clinton yapıyor. “Zirve” tümüyle siyaset-üstü bir toplantıdır, demokrat ya da Cumhuriyetçi, 49 eyalet valisi biraraya geliyor, sonradan “2000 Hedefleri Eğitim Programı”(3) diye anılacak reformun temel unsurlarını saptıyorlar. Oğul Bush yönetiminde “Amerika 2000” ismiyle yürürlüğe konulan program bir “ulusal antlaşma.”(4) Hedeflerin siyasi amaçlara hizmet etmemesine, özellikle de boş vaatler olmamasını özen gösteriliyor. Ve nitekim hem Bush hem de Clinton dönemlerinde yürürlüğe konan eğitim reformunun özünü teşkil ediyor.
Milli Eğitim Zirvesi, 1996, 1999, 2001 yıllarında aynı esaslar dahilinde tekrar toplanıyor ve bir önceki oturumda alınan kararların sonuçları inceleniyor. 1996 Zirvesine 24 vali, 33 sanayici ve işadamı, 19 eğitim müfettişi ve 35 davetli katılıyor. New York’da IBM konferans salonlarında yapılan toplantının iki ev sahibi var: birisi Michigan eyalet valisi John Engler, diğer IBM’in baş murahhas azası Lou Gerstner. Valiler, hemen tüm eyaletlerden 44 şirket yöneticisini davet ediyorlar. Planlama komitesinde IBM’den başka AT&T, Bell South, Eastman Kodak, Procter & Gamble, ve Boeing’in en üst düzey yöneticileri görev alıyor. Diğer katılımcıların arasında Başkan Clinton, Eğitim Bakanı Richard Riley, Dupont Corportionun başkan yardımcısı Kurt Landgraf, US News and World Report dergisinin editörü David Gergen, Prudential sigorta şirketinin murahhası Arthur Ryan, New York Şehri Eğitim Heyeti başkanı Rudy Crew ve Üniversite Heyeti başkanı Gaston Caperton gibi ünlü isimlşer var. Ancak, profesyonel eğitimciler ve onların örgütleri çağrılmadıkları gibi, yerel yöneticiler, okul aile birlikleri ve öğrenciler de çağrılmıyorlar. Nedeni, “profesyonel eğitimcilerin ulusun eğitim meselesindeki başarısızlıklarının tevil edilemeyecek kadar sarih olduğu ve eğitim işini artık başka birilerinin devralması gerektiği.” Bu bağlamda 1996 Zirve’si eğitimcilere açık bir mesaj hüviyetinde. “Eğitimi devralması gerekenler”e gelince, onlar, “Amerikan eğitim sisteminin üretiminin nihai tüketicileri” yani işverenler.
Şirket yöneticileri, dünya standardında rekabet edebilmek için kendi şirketlerinin radikal bir biçimde değiştiği, rekabeti sürdürebilmek için işgücünün de benzer bir değişimden geçmesi gerektiğini savunuyorlar. Bu da eğitim sisteminin reformu demek. Ekonomik ölüm-kalım savaşı verdiklerinden bahisle, Amerikan eğitim sisteminin düzelmesini beklemeye tahammülleri kalmadığını söylüyorlar. Ülkenin ilerlemeyi sürdürebilmesi için gerekli nitelikli insan gücünün giderek azaldığını, sistemin sıradanlığa prim verdiğini iddia ediyorlar. Yöneticilerin sabırlarını tüketen bir başka grup da Okul Aile Birlikleri. Amerikan sisteminde okul yönetimiyle birlikte hareket eden bu birliklerinin de en az eğitimciler kadar işin farkında olmadığından yakınıyorlar. İddiaya göre, okul aile birlikleri kendi okullarına toz kondurmuyorlar, oysa standartları gayet düşük. Zirve’de, okullar arası rekabetin teşvik edilmesi gerekliliği genel kabul görüyor. Öte yandan, gayretli öğrencinin yüreklendirilebilmesi için, sanayi işçileri de dahil olmak üzere, diplomaya değil, not ortalamalarına göre istihdam ilkesinin yerleşmesi isteniyor. “Lise diploması öğrenimin değil, dayanıklılığın belgesidir,” deniyor. Sanayinin not ortalaması yüksek olanları daha yüksek ücretle işe alması halinde, lise mezunlarının daha iyi öğrenmek için iyi bir nedenleri olacağını savunuyorlar.
“2000 Hedefleri” Federal Hükümetin eğitimde ciddi bir hamle yapmasını sağlıyor ve “Amerika’yı Eğit”(5) isimli yasa yürürlüğe giriyor. Yasanın temel hedefi “öğrencilerin hayatta başarılı olmalarını sağlayacak” önlemleri almak. 21. Yüzyıl itibariyle, 1)Amerikan çocukları ilkokula eşit koşullarda başlayacak, yani bölgesel farklılıklar okul öncesi eğitimi ile giderilecek, 2)Liseden mezuniyet oranı en az %90 arttırılacak, 3) 4., 8. ve 12. sınıflardan ayrılan Amerikan öğrencileri, İngilizce, matematik, fen, yabancı dil, yurttaşlık bilgisi, ekonomi, sanat, tarih ve coğrafya derslerinde belli bir standartın üstüne bilgi sahibi olacaklar; “Amerikalı öğrenciler akıllarını iyi kullanmayı öğrenmiş olacaklar ve böylece sorumlu vatandaşlar olarak ulusumuzun modern ekonomisinde verimli rol oynayacaklar.” 4)Eğitim ordusu profesyonel becerilerini arttıracak eğitimle desteklenecek, 21.yüzyılın Amerikan öğrencilerini yetiştirecek düzeye yükseltilecekler. 5) Amerikalı öğrenciler bilim ve matematikte dünya birincisi olacaklar. 6) Ummi olan tek bir yetişkin Amerikalı kalmayacak; her Amerikan vatandaşı küresel ekonomide rekabet edebilecek ve vatandaşlıktan doğan haklarını savunabilecek bilgi ve becerilerle donatılacak. 6) Okullar, uyuşturucu, alkol ve ateşli silâhlardan arındırılacak, öğrenimi mümkün kılacak disiplin ortamı yaratılacak, 8) Her okul, öğrenci ebeveynleriyle yakın ilişkide olacak ve böylece çocukların sosyal, duygusal ve akademik gelişmeleri sağlanacak. Dost ve müttefikimiz Amerikan Birleşik Devletleri’nin “Milli Eğitim Zirvesi” tecrübeleri, “Eğitimi, ideolojilerin savaş alanı olmaktan çıkaracağız,” sözünü veren (6) Sayın Milli Eğitim Bakanımızın dikkatine sunulur.
(1)Commission on Excellence in Education (2) The National Education Summit (3) “National Pact” (4)Goals 2000 Education Program (5) GOALS 2000: Educate America Act (6) 12 Ocak 2003