“Oksana, oldum olası güzelliğinin kendisini yoksulluktan bir biçimde kurtarabileceğini varsayan bir çocuktu,” diye anlattı, annesi, “Duvar yıkıldıktan sonra Ukrayna’da köylerde hayat şartları çok ağırlaştı. Kasabalar zaten ölüyorlardı, insanlar, yaşayabilmek için bulabildiklere her şeye saldırdılar. Aileler dağıldı. Demokrasi gençlere özgürlük getirdi ama iş getirmedi. Olan işler de erkeklere gitti. Kızlar, ‘Pretty Woman’ gibi Batı filmlerini izleyip, kendilerini yoksulluktan kurtaracak zengin adamların peşine düştüler. Oksana, altı ay kadar önce, küçük tirajlı bir gazetede Hayfa’da bir gece kulübünün dansçı aradığı şeklinde bir ilân görmüş. Ukrayna’da bir şey olacağı yok. İsrail, zengin. Kız, yirmi bir yaşında. Bir gece, bize haber vermeden çıktı, gitti. Bir hafta sonra Hayfa’dan telefon etti, işe başladığını bildirdi. Mutlu görünüyordu. Herşeyin iyi gittiğini söyledi. Bir daha da haber alamadık. Aradan haftalar geçti, neden sonra öğrendik ki, Oksana genelevdedir.
Kulübün sahibi, bunu ve öteki kızı, Olga’yı, almış, bir geneleve götürmüş. Gözlerinin önünde ikisinin de pasaportlarını yakmış. ‘Siz benim mallarımsınız,’ demiş, dokuz bin dolar borç çıkartmış. ‘Borcunuzu ödeyinceye kadar ben nerede istersem orada çalışacaksınız. Kaçmaya kalkarsanız, polis sizi yakalar. İbranice bilmiyorsunuz, pasaportunuz yok. Sizi sınır dışı ederler ama biz sizi yine bulur, geri getiririz.” İsrail’de fuhuş yasak değil, köleliği yasaklayan yasaları bile yok ama genelev işletmek yasak. Oysa, çeyrek milyon konuk işçileri var. Bunların çoğu bekar ya da karılarından uzak. Talep büyük. Son üç yılda İsrail, Oksana gibi bin beş yüz Ukraynalı ve Rus kadını sınırdışı etti. “Kızım gibi on binlerce kadın var,” diye sürdürdü, Bayan Pritulak, “İstanbul’da da var. Geçen yıl İstanbul’da, fahişelik yapmayı reddeden iki Ukraynalı kadını balkondan aşağı atıp öldürdüler. Odada bulunan altı Rus da seyretti. Yine geçen Ekim’de, Sırbistan’da, bedenini satmayı reddeden Ukraynalı bir kadının herkesin önünde başını kestiler. Konuşanı ölümle tehdit ettikleri için, tanıklar susuyorlar.
Kimse konuşmuyor. Oksana’yı öldüresiye dövmüşler, ırzına geçmişler. Tam üç ay, vizitesi on beş sentten çalıştırmışlar. Sonra bir gün polis çalıştırıldığı genelevi basmış, kızları toplamış, Neve Tirtsa kadınlar hapishanesine tıkmış. Birkaç gün sonra Olga’yı salmışlar, o geldi, bize Kişnu’dan telefon etti ama Oksana’dan haber yok. Belki de ölmüştür.” Uluslararası kadın pazarı, yeni bir oluşum değil. Eskiden bu pazarın başlıca malları, Nijeryalı ve Asyalı kadınlardı. Çöken Slav ekonomilerinin yarattığı umutsuzluk, uzmanların ‘komünizmin yıkılışından bu yana oluşan en kârlı işkolu’ olduğunu saptadıkları fuhuş sektörünü yarattı. Fuhuş sektörünün yıllık cirosunun 7 milyar dolar cıvarında olduğu tahmin ediliyor. Sadece İsrail’de değil, dünyanın her ülkesinde seks köleliği küresel ekonominin en hızlı gelişen sektörü. Satıcılar, polisler, yardım kuruluşları, hepsi aynı şeyi söylüyor: bugün artık sektörün en revaçtaki malları Ukrayna ve Rus kadınları. Ukrayna İçişleri Bakanlığı’na göre, son on yıl içinde yurtdışına çıkan otuz yaşının altındaki kadın sayısı dört yüz binden fazla. Moskova’daki Tayland sefaretine günde binden fazla vize başvurusu yapılıyor. Kaçak oldukları için sayıları tam belli değil ama Birleşmiş Milletler toplam dört milyon cıvarında olduklarını söylüyor. Batı Avrupa’nın “yıllık talebi”nin yaklaşık beş yüz bin kadın olduğu hesaplanıyor. Moskova ve Kiev, doğuda Japonya ve Tayland, batıda Adriyatik Denizi ve ötesini kapsayan şebekenin iki merkezi. Yolların kontrolu Liyubertsi çetesinde, güvenliği, lojistik desteği, uluslararası genelev sahipleriyle bağlantıları onlar sağlıyorlar. Rusya Federasyonunun ulusal güvenliği de tehlikede, çünkü bir yandan doğum oranı negatife döndü, nüfus azalıyor, diğer yandan da fuhuş mafyası, hamile kadınları tanesi 15,000 bin dolardan, Amerika’ya pazarlıyor. Special Delivery (“Özel Ulak”) isimli bir ajansın, sadece geçen yıl dokuz kadın götürdüğü biliniyor.
Öte yandan, Amerikan İçişleri Bakanlığı, State Department, Rusya gibi ülkelerde fuhuş sektörünün kadınlara “cazip” gelmesinin nedenini, “ekonomik özgürlük ve erkek egemenliğinden kurtulma istemi” olarak açıklıyor. Ağustos, 2000’de bir politika geliştirme forumu topluyor. Forum, fuhuşun yasalaştırılmasını ve fahişeliğin “seks işçiliği” olarak yeniden tanımlanmasını öneriyor. Böylece, ahlâki yargılar, kamu alanı dışına sürülürlerken, serbest piyasa ekonomisi ilkeleri doğrultusunda, “seks işçilerine oluşan talep uyarınca serbest dolaşım hakkı tanınması mümkün olurken, göçmenlik yasalarının hizmetin ülkeler-arası dolaşımını kolaylaştıracak şekilde yeniden düzenlenmesi gündeme gelebilecektir.” Saratova, St. Petersburg ve Kaliningrad oblast valilerinin fuhuşu yasallaştırmak önerilerinin altında Amerikan State Department’ın tavsiyeleri yatıyormuş. Saratova valisi Dimitri Ayatskov’un yasallaştırılmadan beklediği vergi geliri, dört yüz bin dolar. “The Angel Coalition” Doğu Avrupa ve eski-Sovyetler Birliği ülkelerinde kadın ticaretini önlemek üzere örgütlediği bir yarı-resmi kuruluş, “Fuhuşun yasallaştırılması bu ülkeyi mahveder!” diye haykırıyor, “Rus kadınları yeterince sömürüldüler. Dünyanın fahişeleri olmayı hak etmiyorlar!” “Hayatımı elimden alan adamın cezalandırılacağına inanmıyorum,” derken, güzelim yeşil gözlerinden yaşlar fışkırıyor Oksana’nın, “Benim suçum aptal olmak. Ben, aptal bir köylü kızım. Ama kadın alımsatımı diye bir sektör olabilir mi? Gerçekten mi?” Neve Tirtsa kadınlar hapishanesinin çamurlu avlusunda volta atan kadınları gösteriyor, “Bazen burada oturur başıma gelenleri düşünür, gene de inanamam. Ama görüyorsunuz işte benim gibi binlercesi var.” Rusların bir iblis tanımlamaları var: “podlenk.” Bir yandan müthiş bir haz veren, diğer yandan mide bulandıran, iğrenç bir şeytan. Öylesine vıcık vıcıktır ki, hiçbir kuvvet onu elinizle ezmeye zorlayamaz sizi! Sopayla öldürmeye kalksanız, bu defa da kötülüğü elektrik akımı gibi sopadan geçer, gelir sizin bedeninize yerleşir. İsrail’de, Singapur’da, Erzurum’da, ya da Roma’da süründürülen “Nataşa”lar, erkeklerin vazgeçilmez hazlarının tanıkları. Bunca nefret, ne pahasına olursa olsun susturulmaları ondan olmalı. “Köpek” olsalar, bir ekmek doğrayanları, hiç olmadı, bir “Pako”ları olurdu.