“Milli Kimlik”e Dair

“TÜRKİYE ARTIK KENDİSİNİ SEVMİYOR”

Sosyal psikoloji bilimi bize toplumların hastalanabildiklerini, kendilerini sevmeyi unutabildiklerini gösterir. Yıllardır elbirliği ile ektiğimiz “biz adam olmayız!” hükmünün fırtınasını biçiyoruz. Bu hastalık sonunda ete kemiğe büründü ve gittikçe ağırlaşıyor. Uzun tarihimizde benzeri bezginlik dönemleri vardı. Kurtuluş Savaşı öncesi muhtelif “ver kurtul”cularının söylemleri halâ kulaklarımızdan silinmiş değil. Buna karşın, ruhumuz bugünlerde

Daha Fazla »

AKIL SAĞLIĞININ ÖLÇÜSÜ

Sayın Başkan, Değerli Üyeler, toplumumuza dair derin bir kaygımı, akıl sağlığımıza dair kaygımı, güzide Kurultayınızda seslendirmeme fırsat tanıdığınız için teşekkür ederim. Hemen ifade etmeliyim ki, benim benimsediğim “akıl sağlığı” tanımı, insan varlığının tüm kültürler ve tüm zamanlar için geçerli olmazsa olmazlarını temel alır. Bu bağlamda, insan ırkının büyük ruhani liderlerinin

Daha Fazla »

YİNE SAVAŞÇI FİRAVUNLAR…

Yine savaşçı firavunların, yine estirdikleri fırtınalarla, yine kararttıklarını gözlemliyor olmamdan olsa gerek afakı, bugünlerde gözümde kokuşmakta olan bir gezegende rasgele savrulan kıvıl kıvıl bir canlı kümesi insanımız. Bitap düşmüş “medeniyet”in, yeniden toprağa yapışık bitkiye dönüştürmeye niyetlendiği dilsiz ve dayanıklı küme.  “Toprağa yapışık bitki” gibi yaşamaktan muradım, hayatın gündelik gereksinimlerin ötesinde,

Daha Fazla »

DEVİN BİZİMLE SONSUZA KADAR…

Ellerinin içinde kaybolduğunu görebiliyorum maroken kaplı direksiyonunun üç yüz altmış beygirlik bir yarış otomobilinin, ve sonra bir baltanın sapının, ki her indirişinde ciğerlerin gürülder, terler çağlayanlar gibi alnın, göğüs kafesin. Seni sonbahar sisinin çöktüğü korulukta görüyorum, elindeki çifte bir elbise askısı ehemmiyetinde, ıslak gömleğini değiştirmen için seslenen annenin dudaklarına yerleştirdiği

Daha Fazla »

TAKAT ile HAKİKAT ARASINDA: TÜRKİYE

Meral Tamer, Milliyet’teki sütununu üç yüz yıllık soruya bir kez daha açmış: “Neden kalkınmış tek Müslüman ülke yok?” İzleyebildiğim kadarıyla beş altı gündür okurlardan bir-iki paragraflık mesajlar yağıyor. Anlaşılan daha da devam edecek. İyi de olacak, konuya kafa yoran yurttaşlarımızın düşüncelerini öğreneceğiz. Renkli fotoğrafını da yayınladığına bakılırsa, Tamer’in özellikle önemsediği

Daha Fazla »

GEÇME NAMERT KÖPRÜSÜNDEN KO APARTSIN SU SENİ

*Sosyal psikoloji bilimi bize toplumların hastalanabildiklerini, kendilerini sevmeyi unutabildiklerini gösterir.   *Yıllardır elbirliği ile ektiğimiz “biz adam olmayız!” hükmünün fırtınasını biçiyoruz. Bu hastalık sonunda ete kemiğe büründü ve gittikçe ağırlaşıyor.  *Uzun tarihimizde benzeri bezginlik dönemleri vardı. Kurtuluş Savaşı öncesi muhtelif “ver kurtul”cularının söylemleri halâ kulaklarımızdan silinmiş değil. Buna karşın, ruhumuz bugünlerde

Daha Fazla »

KADİM DEĞERLER: AKIL, AHLÂK, ADALET, ADAP, AŞK

28 Nisan 2003 -Yazılarınızda sürekli olarak kadim değerler adını verdiğiniz “5 A” ilkelerinden (akıl, aşk, adalet, ahlak, adap) bahsediyorsunuz. Bununla bir medeniyete dönük olarak- neyi anlatmak istiyorsunuz? Alev Alatlı-Başlangıç noktası şu: Bu dünyaya dair olup da yüzde yüz doğru ya da yüzde yüz yanlış olduğu kanıtlanmış tek bir olgu ya

Daha Fazla »

ONARIMCILARA MEKTUP

MANİFESTO :-)) ! Bu dünyaya dair olup da yüzde yüz doğru ya da yüzde yüz yanlış olduğu kanıtlanmış tek bir olgu ya da veri yoktur. ”Matematik kanunları gerçeği yansıttıkları sürece kesin değildirler. Kesin olduklarında gerçeği yansıtmazlar,” diyen Einstein’in kendisidir. Matematik dünyası sahici dünyadan farklıdır; tarif ettiği dünyaya uymaz. Birisi, yapay;

Daha Fazla »

CUMHURBAŞKANLIĞI KÜLTÜR VE SANAT BÜYÜK EDEBİYAT ÖDÜLÜ 2014 TEŞEKKÜR KONUŞMASI

… görüldüğü gibi  (tanıtım filmini kotaran arkadaşlara ayrıca teşekkür ederim)  ben bir muhacirim,  Sayın Cumhurbaşkanım.  Muhacirim derken, kelimeyi özgünanlamında kullanıyorum: “hicret eden.”1912 Balkan göçü, ailemin hemen tüm erkeklerini yitirdiği, çetin bir ricattı. Malûm.  Benim sözünü ettiğim hicret,  rahmetli Ali Şeriati bağlamında: aklî  hicret.   Yollara düştüm,  güneşin battığı diyarlardan, doğduğu diyarlara… 

Daha Fazla »

KAPİTALİZMİN FITRAT ÜZERİNDEKİ ETKİSİ

Muhasebeleştirme, Soyutlama, Derya Tuna Ekonomik kriz, Irak savaşı, Avrupa Birliği, Kıbrıs, 4 Kasım sabahı derken, Türkiye’nin gündemine “bomba gibi düşüp” değiştirdiği iddia edilen Derya Tuna’nın şeffaf giysisi! Ve kafamı kemiren soru, nasıl insanlarız “biz?” Ya da, “biz” diye bir şey var mı? Sosyal psikologlar “var” diyorlar. “Biz” bir toplumun belirli

Daha Fazla »

TOPLUMLAR DA HASTALANABİLİR

Şimdi Değilse Ne Zaman? Yaygın alışkanlık, akıl sağlığını bireyler bağlamında düşünmektir. Çoğu psikoloğa ya da psikiyatriste göre bir toplumun akıl sağlığı o toplumdaki “hasta” insanların sayısıyla ölçülür. Popüler kültürün “hasta” olabileceği keyfiyeti üzerinde hemen hiç durulmaz. Ama “toplumsal patoloji” diye bir kavram vardır ve toplumlar da hastalanabilirler. Toplumların hastalanmaları, normal

Daha Fazla »

“ÇENTİKLEME,” MİLLİ TAKIM, SEZEN AKSU, SİYASET, vd.vd..

“Bench” peyke ya da tahta sıra demek. “Benchmark” peykeye ya da tahta sıraya atılan “çentik.” Son on yıldır iş idaresinde kullanılan bu terim, “çentik,” belirli bir faaliyet alanındaki “en iyi performans” anlamına geliyor. Diğer bir deyişle, o faaliyet alanındaki “mükemmeliyet ölçütü.”  İkinci kavram, “benchmarking” ya da “çentikleme.” “Çentikleme,” belirli bir

Daha Fazla »

HERKESİN MODELİ KENDİNE

imdi Değilse Ne Zaman? Asya’nın kuzeydoğu köşesinde, yaklaşık Büyük Britanya kadar bir yarımada, Kore. Eski bir ülke, buna karşın bir ulus olarak ortaya çıkmaları 1945’de. 1945, ABD ve Sovyetler Birliği’nin ülkeyi Kuzey ve Güney Kore olmak üzere ikiye böldükleri yıl. Güney Kore, 1948’de demokratik cumhuriyet oldu, aynı yıl ilk cumhurbaşkanını

Daha Fazla »

Entelektüel Kurnazlıklar

Siyaset bilimci Dr. Murat Yılmaz’ın “28 Şubat ve ‘ihtilal mantığı’” başlıklı makalesinin ağzımda bıraktığı tatsızlığın nedenini keşfetmem için bir defadan fazla okumam gerekti. Ve nihayet!.. Anladım ki, rahatsız eden küçük entelektüel kurnazlıklardır beni! Yazarın “seyrettiği bir tiyatro oyunu,” bu oyunda sık sık “işgal” edilen bir ülke ve içine düştüğü durumun

Daha Fazla »

Toplumsal Kimliğimiz (1)

Din, soyut insanların soyut bir nitelikleri olarak tartışılamıyor. Ayakların yere basması lâzım. Türkiye’de İslâm’ın “modern toplum”la ilişkileri tartışılacaksa, herşeyden önce ülkemiz insanının yaşam biçimindeki hangi unsurların kendisini İslâm’a, hangilerinin inançsızlığa sevketmeye elverişli olduklarını araştırmak; başta yerleşik üretim ve paylaşım biçimlerimiz olmak üzere, kişiliğini şekillendiren etkileşimleri yürürlükteki teknolojiden, ülkenin coğrafi ve

Daha Fazla »

Toplumsal Kimliğimiz (2)

“İslâm’ın karşısında üç yolun olduğu görünüyor. Ya modern dünyanın taleplerine karşı kapılar kapatılacak, ya açılacak ve bizden ne isteniyorsa ona fetva vereceğiz. Üçüncü ve sağlıklı yol ise durum tesbiti yapıp eleştirel bakış açısıyla, hem modern hayatın taleplerini göz önüne alacağız hem dinin bizden istediği talepleri, değişmezleri, değişebilirleri, içtihatları kullanarak birarada

Daha Fazla »

Hello, Constantınople!” İdeoloji Değil, Psikoloji

Eurovision şarkı yarışmasında Türkiye’nin kendilerini muhatap almak zorunda kalmasından dolayı pek bir “sevindirik” olan Güney Kıbrıs sunucusunun “Hello, Constantinople!” demesi var. Korhan Abay’ın uyarılarına rağmen ve ısrarla, “Hello, Constantinople!” Kaba, arsız bir “intikam” biçimidir yaraya tuz basmak ama böyle. Zülfü Livaneli’nin, Mikis Theodorakis’in “Türklerle birlikte yaşamaya hayır!” kampanyasına katılmasına şaşırması

Daha Fazla »

Can Dündar’a Sitem

Kalbin düşünmediğini dil söylemez. Çocuk değil artık, kocaman adam. “Aşıktım ona, hem de körkütük, sırılsıklam. Divaneydim, gözüm başkasını görmezdi,” diyor.(1) Kapısına gider, gözünü diker, hayran hayran süzermiş ama O varlığının farkında bile değilmiş. Dahası, “her davranışıyla onlardan biri olmadığını hissettirir”miş. Zavallı, yavrucak! Kör değil, topal değil, pekalâ da yüzüne bakılır

Daha Fazla »

Milli Kimlik Mankeni

(I) Halkın Hisleri Açalım: “toplumsal kimlik” aynı kültürü paylaşan bireylerin çoğunluğunun temel kişilik özelliklerinden yola çıkarak oluşturulmuş bir “terzi mankeni” olup, “halkın hisleri” dediğimiz olguyu yansıtır. İstatistiki bir anlamı olmadığı gibi, kişilik özellikleri birbirlerinden farklı olan sahici bireylerle de birebir örtüşmez. Ama şunu yapar: toplumun somut /objektif  koşullar karşısında ne

Daha Fazla »

“Kanla İrfanla Kurduk Biz Bu Cumhuriyeti…”

Harbiye marşının bu dizesi, “Cehennemler kudursa, ölmez nigahdarıyız” diye devam eder. Nigah, “bakış” demek, “nigahdar” gözcü, bakıcı, koruyucu. Bugün buradan bakıldığında, mesleği askerlik olmayanlarımıza “biz ne güne duruyoruz” dedirtebilecek, hatta“militarist” suçlamalarını beraberinde getirir. “Militarist”in Türkçe’de karşılığı yok. “Askerci” sözcüğü karşılamaz, çünkü anlamsızdır. “Harp taraftarı” diye çevirseniz, ki Redhouse olsun, Kanaat

Daha Fazla »

“Mozaik” Miş!!!

Bayılırız, buhran ithal etmeye! Koşulları olsun olmasın buhran ithal etmeye, bayılırız! Arabayı atın önüne koşmaya, bayılırız! Yeniden alevlendirilen “Türk” değil, “Türkiyeli” olmak tartışmalarının gerisinde yatanın “özenti” olup olmadığını düşünüyorum. Evet, “özenti.” Katışık kültür diye bilinen Kuzey Amerikan kültürüne özenti ki, başlıca niteliğinin “yayılmacı” olduğu söylenir. “Katışık kültür”ün önde gelen temsilcisi

Daha Fazla »

Birinci Ulusal Psikoloji Kurultayı

Kongre – Ankara Sayın Başkan, Değerli Üyeler,  Toplumumuza dair derin bir kaygımı, akıl sağlığımıza dair kaygımı, güzide Kurultayınızda seslendirmeme fırsat tanıdığınız için teşekkür ederim.  Hemen ifade etmeliyim ki, benim benimsediğim “akıl sağlığı” tanımı, insan varlığının tüm kültürler ve tüm zamanlar için geçerli olmazsa olmazlarını temel alır. Bu bağlamda, insan ırkının

Daha Fazla »

“Gerçek” Öfke Uyandırır, Niye?

(I) “Galile Etkisi” dedikleri Popüler bir yanılgıya ters düşmeye cesaret edenlerin, “gerçekler”i iletemedikleri gibi, kişisel saldırılara da maruz kaldıkları, zarar görmeye başladıkları hal, “Galile Etkisi” terimiyle, GE, ifade ediliyor. GE, “gerçekler”in sapkınlık, sapıklık, yalancılık, kötülük, şiddet, ihanet gibi suçlamaların karşısında savunmasız kaldığı,  özü sözü bir olanların toplumun dışına itilmekten kurtulmalarının

Daha Fazla »

“Kahramanlık” ve “Yiğitlik” Üzerine (2)

“Hazreti Kur’anı’n eşrefi mahlûkat olarak tarif ettiği insan olmak” şeklinde ifade edilen(1) mücadele, kişinin “aslında amansız bir savaşın ortasında doğduğunu”(2) idrak etmesiyle başlar. Bu amansız savaş, kendisine uyanan ruhun, “varedilmiş olma keyfiyetini” masaya yatırması; kişiliğini şekillendiren etmenler hakkında oluşturduğu “yargılar bütünü”nün gerçek tabiatını keşfetmesi sürecidir. Davranışlarını, duygularını, inançlarını, ilişkilerini, tecrübelerini,

Daha Fazla »

“Kurtlar Vadisi” Kötülüğün Gözünün İçine Bakmak

Amerikan Deniz Piyadelerinin (“Marine”lerinin) şehadetnamelerini duymamışınızdır. “Mezuniyet” töreni, gencecik erin, “Bir Deniz Piyadesi Nedir?” haykırışı ile başlar ve şöyle devam eder: “Birleşik Devletler Deniz Piyadeleri, iki yüz yılı aşkın titremesidir yerin! Cehennemdir! Ölümdür! Yıkımdır! Dünyanın gördüğü en iyi savaş makinasıdır! Bombaların açtığı bir çukurda doğduk biz! Anamız bir M-16, babamız

Daha Fazla »

“Kahramanlık” ve “Yiğitlik” Üzerine (3)

“Gerçek” Niye Öfke Uyandırır? Popüler bir yanılgıya ters düşmeye cesaret edenlerin, “gerçekler”i iletemedikleri gibi, zarar görmeye de başladıkları oluşuma “Galile etkisi” dendiğini; Galile etkisinin, “gerçekler”in sapkınlık, sapıklık, yalancılık, şiddet, kötülük, ihanet gibi suçlamaların karşısında savunmasız kaldığını, özüsözübir olanların toplumun dışına itilmekten kurtulmalarının yegâne yolunun “gerçekler”i inkâr etmeleri olduğuna işaret ettiğini;

Daha Fazla »

“ÖCÜ”!

Şöyle söyleyelim: 1867, Sultan İkinci Abdülhamid’in sadrazamı Tunuslu Hayrettin Paşanın “Akvamü’l Mesâlik”i kaleme aldığı yıl. 1867 aynı zamanda dünyanın yüzde seksenine yakınının Avrupalı sömürgecilerin işgali altında oldukları yıl. Bundan daha da vahim olanı, sömürgecilerin işgal ettikleri topraklarda yaşayan “öteki”leri başka bir zaman ve mekânda yaşayan, insan türünden farklı yaratıklar olarak

Daha Fazla »

Türk Tipi Yardım Geliyor (1569 – 2005)

Nereye? “Çoğunluğu Müslüman Aceh, Endonezya’ya bağlı Sumatra Adası’nın kuzeyinde bir eyalet”e.(1) Yanılır da, “Fransız” Meydan Larousse’a bakarsanız “Açeler veya Asinler veya Atjehler… Dravid kanı karışmış Endonezyalılardır. Müslüman ve mutaassıp geçinirler ama İslâm’dan çok öncelere ait adetleri de muhafaza ederler” şeklinde, kan terkibini de ihmal etmeyen tuhaf bir açıklama görürsünüz.   Gelin

Daha Fazla »

Aydınlar, Yeni Dünya Düzeni ve Gelecek Üzerine Bir Söyleşi

2023 Dergisi – 12.02.2005 Aydın Bükülünce, Siyasetçi Bükülmeyince Kaybediyor 2023– Türk aydınındaki temel sorun size göre nedir? Alev Alatlı– Korku. İnsanımız korkuyor, korkuyor, korkuyor… Gidişatın farkında ama kötünün gözüne bakmaktan kaçınıyor. Kötünün adının konmasından ödü kopuyor, çünkü esasen erkeksi olan bu eylemi gerçekleştirirse harekete geçmekten başka çaresi kalmayacak. Böyle bir

Daha Fazla »

“İŞTAR”!

 2004’ün başlarında “Uçan Süpürge”nin sitesinde Diyarbakır’da “İştar” isimli bir derginin yayınlanmaya başladığını okumuştum. Geçtiğimiz günlerde tanrıçanın adına bir toplantıya ilişkin olarak tekrar rastladığımda, Uçan Süpürge’nin haberini bulabilir miyim diye baktım, oradaydı. Şöyle: “25 Kasım 2003’te yayın hayatına başlayan kadın dergisi “İştar”, 7’si yayın kurulunda olmak üzere 30 kadın ve iki

Daha Fazla »

“Türkiye’de Kürt Soykırımı, 1924-1998” / Yorumsuz (1)

Bundan sekiz yıl kadar önce, Temmuz, 1999’da, Ermeni Forum’unda, (Armenian Forum) Londra’da “önemli” olduğu vurgulanan bir seminerin haberi çıktı: konu, geçtiğimiz 80 yıl süresince “Türk milliyetçiliğinin Kürtler ve Ermeniler üzerindeki etkisi.” ABD’nin önde gelen üniversitelerinden University of Michigan, Ann Arbor öğretim üyesi Ara Sarafyan ile “İngiltere’de Bedford ve Leicester’de yerleşik,

Daha Fazla »

Emre Taner’in Demecine Dipnotlar (1)

1950li yıllarda sadece bizde değil, tüm dünyada, ülke savunması, akıllı ve hileye açık iki hasım arasındaki çatışma temelinde ele alınırdı. Hasımların her ikisinin de akla uygun davranacakları varsayılır, askerler “harb oyunları”nı John von Neumann’ın matematiksel mantık kurallarına göre oynarlardı.  Von Neumann kim? Von Neumann, 1903-1957 yılları arasında yaşamış, Avusturya-Macaristan asıllı(1)

Daha Fazla »

Emre Taner’in Demecine Dipnotlar (2)

21.yüzyılın başlarında duyulmaya başlanan yeni söylem, iki kutuplu dünyanın yıkılmasıyla birlikte Sovyetlerin boşalttığı meydanı dolduran “ulusüstü, ulusaltı gruplar, ayrılıkçı uluslar, sivil şahinler, müptezel diktatörler, çapulcular, saf ırk meraklıları, köktenci dinciler, kültler”ve benzerlerinin, istikrarsızlığı giderek arttırdıkları, insanlığı “Kaos Çağı”na sürükledikleri, bu durumun, silâhlı kuvvetleri yeni bir görev tanımıyla karşı karşıya bıraktığı

Daha Fazla »

“Kahramanlık” ve “Yiğitlik” Üzerine (1)

Galilei Etkisi (1) Popüler bir yanılgıya ters düşmeye cesaret edenlerin, “gerçekler”i iletemedikleri gibi, kişisel saldırılara da maruz kaldıkları, zarar görmeye başladıkları hal, “Galile etkisi” terimiyle, GE, ifade ediliyor. GE, “gerçekler”in sapkınlık, sapıklık, yalancılık, kötülük, şiddet, ihanet gibi suçlamaların karşısında savunmasız kaldığı, özüsözübir olanların toplumun dışına itilmekten kurtulmalarının yegâne yolunun, “gerçekler”i

Daha Fazla »

“Ilımlı” Müslüman Testi

Daniel Pipes diye bir adam var. 1949 doğumlu, Bush takımından Orta Doğu ve İslamiyet “uzmanı” bir bir neo-con tarihçi, Harvard ve Şikago üniversitesinde hoca, ayrıca Amerikan Barış Enstitüsü ve Orta Doğu Forumu adlı think-tank’in direktörü, “çok” önemli bir adam. Pipes’ın, daha 2003 yılında Küdus Postası (Jerusalem Post) isimli İsrail gazetesinde

Daha Fazla »

“…Bir De ‘Ciddiyet’i Denesek ?!”

“Meşrutiyet’i ilan ettik olmadı. Cumhuriyet’i getirdik, gene olmadı. Bir de ‘ciddiyet’i denesek?!” Bu önerinin sahibi Celâl Yalnız; nam-ı diğer Sakallı Celâl. 1886-1962 yılları arasında yaşamış, Bahriye Nazırı (Denizcilik Bakanı) bir Osmanlı paşasının oğlu, Galatasaray Lisesi ve Siyasal Bilgiler Fakültesi mezunu. Üsküp’ten, Kastamonu’ya pek çok vilâyette çalışmış, yeri geldiğinde Aydın incir fabrikasında

Daha Fazla »

Bu Ülkenin Bana Verdiklerinin Zekatını Ödüyorum

1 Mayıs 2013 İKTİDAR DERGİSİ SÖYLEŞİ Sayın Alev Alatlı,Türkiye, çözüm süreci ve sivil anayasa ile bir dönüşüm geçiriyor. Siz Türkiye’deki değişimi nasıl yorumluyorsunuz? Sizce Türkiye nereye gidiyor? Öncelikle “sivil anayasa” tanımını yadırgadığımı ifade edeyim. Bu ifadeden murat, daha özgürlükçü, daha demokratik bir anayasa ise, 1961  Anayasası’ndan mütekâmili olmasın – malûm,

Daha Fazla »

Buan Da Şükür

‘Sen bir köylüsün,’ derdi, ‘Evet, bir köylü! Yani cemiyetin tortusu! Bir mülkiyet budalası! Köylü sınıfı zaten nedir ki?! Bir Ortaçağ artığı! Toprağa yapışmış, donmuş, statik bir varlık! Bütün inkılâplarda fren! Bir ayak bağı… Siz köylülerin görüş ufkunuz yalnız kendi tarlalarınızın sınırları ile çevrilmiştir. Kafanız bâtıl inanışlara bağlıdır. Hayatınız, ağanın, derebeyinin

Daha Fazla »

Mehmet Sabri Kiraz’ın Ardından (Yayınlanmamış Söyleşi!)

“TÜKENMİŞ RUHLARIN EYLEMİDİR TERÖR” 31 Aralık 2014 / Alev Alatlı – Ayşe Böhürler Ayşe Böhürler : Cinayetin ardından neler hissettiniz? Alev Alatlı : Kahroldum! ‘70-‘80 dönemini yaşamış biriyim. İdrakini yitirmeye görsün, gencecik insanların ne habasetlere kadir olduklarını bilmez değilim. Yine de, bu denli alçaklığın nadirattan olduğu düşüncesiyle avunmaya çalışıyordum ki

Daha Fazla »

Ermeni Arşivlerinde Kürtler / Yorumsuz (3)

Kürtler: Kişilik ve Adetleri-ar191603Mart, 1916 – Youel B. Mirza  “Ondokuzuncu yüzyılın son günlerinde, Kürtler, medeni dünyanın dikkatini Ermenilerin üzerine çullanarak ve onları katlederek çektiler. Batı dünyasındaki karmaşayı fırsat bilen Kürtler (ve Türkler) şimdi artık Ermeni ırkının kökünü kurutmak sorununu toptan halletmeye niyetli görünüyorlar. Ermenilerin toptan katli, başlangıçta varsayıldığı gibi dinsel

Daha Fazla »

Sanatçılık Ayrıcalık Değildir

23 Temmuz 2015 / Alev Alatlı – Mehmet Hakan Kekeç STAR GAZETESİ SÖYLEŞİ (Özgün tam metin verilmiştir.) KADİM DOĞRULAR İKTİDAR MUHALEFET AYRIMI TANIMAZ MHK: Siyasette ‘sivilleşmeden’ konuşuyoruz, bedeli de ödeniyor. Acaba benzer süreç sanatta da mı yaşanıyor? Sanatın merkezden çevreye yayılması, bir ayrıcalık aracı olmaktan çıkması; bedel olarak mahalle baskısını

Daha Fazla »

Ben Bir Kürt Aydını Olsaydım (1)

Ben bir Kürt aydını olsaydım, kendimi parçası hissettiğim halkın bütününü tanımaya adardım. Tanıma sürecine mutlaka bizzat kendimi tanımaktan başlar, aidiyet duygumun dayanaklarını acımasızca irdelerdim. Kendime dair keşfettiğim ilk özellik, pek muhtemeldir ki “Kürtçe” konuşuyor olmam olurdu. Kimliğime ilişkin bu değerli ipucunun izini sürer, Kürtçe’yi “İndo-Avrupa dil ailesinin, İndo-İran dalının İran

Daha Fazla »

“Ben Ne Derim, Tamburem Ne Çure!”

30 Aralık 2014 / Ayşe Böhürler – Alev Alatlı YENİ ŞAFAK GAZETESİ / SÖYLEŞİ (1. Bölüm) (Özgün tam metin verilmiştir) AB: Cumhurbaşkanlığı edebiyat ödülünü aldığınız törende yaptığınız konuşma bir taraftan övgü bir taraftan da tepki aldı. Gerçekten ne demek istediğiniz doğru anlaşıldı mı konuşmayı övenler ve tepki verenler açısından? AA:

Daha Fazla »

Ben Bir Kürt Aydını Olsaydım (2)

Ben bir Kürt aydını olsaydım, Türklerin niye soyumu ille de kendilerinden bilmek istediklerini, “dağ Türkü” filân gibi aidiyetler icat ettiklerini merak ederdim. Ben bir Kürt aydını olsaydım, ulusal devletlerin “milli birlik ve beraberlik”i sağlamak arzusuyla ulusal sınırları içinde yaşayan farklı etnik ve dinsel grupları mezcetme eğilimleri olduğunu bilir; Türk hükümetlerinin

Daha Fazla »

Hümanist Tanrının İşlemini Üstlenen Demektir, “İyilik Sever” Değil!

31 Aralık 2014 / Ayşe Böhürler – Alev Alatlı YENİ ŞAFAK GAZETESİ / SÖYLEŞİ (2. Bölüm) (Özgün tam metin verilmiştir) AB: Beyaz Türkler dönecekler mi peki? AA: Hayır. Bilginin seçkin bir azınlığın tekelinde olduğu günler geride kaldı. Rasyonel otoritenin bile yok olduğu bir süreç yaşanırken, beyaz Türklerin geri dönmeleri mümkün

Daha Fazla »

Ben Bir Kürt Ayddını Olsaydım (3)

Ben bir Kürt aydını olsaydım, Türkiye’de, sosyalizme, ilk kez yasalar çerçevesinde meşru bir fikir akımı ve siyasî hareket olarak ortaya çıkma ve kendisini ifade etme fırsatı tanıyan 27 Mayıs Anayasası’nı yürürlüğe koyan ruhu doğru çözümlemeye çalışırdım. Ben bir Kürt aydını olsaydım, halkımın farklı bir nation/millet olduğu savını, Türk hükümetleri ve

Daha Fazla »

Özgürlük İnsanlara Duymak İstemediklerini Söyleyebilmektir

8 Aralık 2014 / Alev Alatlı – Ceren Çıplak CUMHURİYET GAZETESİ / SÖYLEŞİ (Özgün tam metin verilmiştir.) CÇ: Öncelikle, Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri’ndeki “Bugün George Orwell olsa sizi ayakta alkışlardı” sözünüzden başlayalım. “Hayvan Çiftliği” ile “1984” adlı kitaplarıyla, her türlü muhalefetin yok edildiği bir toplum tehlikesine karşı ve

Daha Fazla »

Ana Akımlar ve Biz

Eylül 2008 / Fazıl Duygun Söyleşisi / AYLIK DERGİSİ FD : “Akla” ve “vicdana-gönüle” dair düşüncelerinizi anlatabilir misiniz?  AA : “Akıl” olmazsa olmaz koşulu insan olmanın. İnsanoğlu, dünyayı/evreni, teoriler yöntemiyle “aklına uygun” bir biçimde kurgular ve aklının kurguladığı bu kurmaca evrenin bir yerde, bir biçimde sahici Evren’in gerçekleriyle çakışacağını umud eder. Matematikçiler ve fizikçilerin bütün

Daha Fazla »

Namuslu Bir Kürt’ün İtirafları

“Süryani ve Ermeni SoykırımıEskiden ve ŞimdiNamuslu bir Kürt’ün İtirafları” Haydar Işık I.17 Nisan 2005Iraklı Hıristiyanlar Örgütü*Alman dilinden çeviri.wm.warda “Ben bir Alevi Kürt’üyüm. Bizin yaşadığımız yerlerde camiler yoktu. Çocukluğumda cıvardaki Ermeni kiliselerinin yıkıntılarına gıpta ederdim. Duvarlarının yıkılmış olmasına karşın, kubbeleri, sütunların üzerinde dikili dururdu. Üzerlerine boyanmış şahane resimler hâlâ görülebilirdi. Doğduğum

Daha Fazla »

Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Edebiyat Ödülü 2014 Teşekkür Konuşması

… görüldüğü gibi  (tanıtım filmini kotaran arkadaşlara ayrıca teşekkür ederim)  ben bir muhacirim,  Sayın Cumhurbaşkanım.  Muhacirim derken, kelimeyi özgünanlamında kullanıyorum: “hicret eden.”1912 Balkan göçü, ailemin hemen tüm erkeklerini yitirdiği, çetin bir ricattı. Malûm.  Benim sözünü ettiğim hicret,  rahmetli Ali Şeriati bağlamında: aklî  hicret.   Yollara düştüm,  güneşin battığı diyarlardan, doğduğu diyarlara… 

Daha Fazla »

Yüksel Çetin’e Mektup

Sevgili Yüksel, “gerçek”imi sormuştun, değil mi? Benim gerçeğim bu sıradağlar…Bildiklerini söylemeyen kargalar…Bilge ağaçlar…Kadim masallar…  Evim… Erkeğim…  Ve akıp giden zaman… 

Daha Fazla »

ÜSTÜMÜZE GELİYORLAR DÖRT BİR TARAFTAN

Yazar Alev Alatlı, “21. yüzyıl zor bir yüzyıl. Üstümüze geliyorlar dört bir taraftan belli. Geç bile kaldılar gelmekte bana sorarsanız. Daha doğrusu biz geç öğrendik geldiklerini.” dedi. Kapadokya Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanı ve yazar Alev Alatlı, “21. yüzyıl zor bir yüzyıl. Üstümüze geliyorlar dört bir taraftan belli. Geç bile kaldılar gelmekte bana

Daha Fazla »

En Büyük Risk Samimiyetsizlik

22 Haziran 2018 / Ayşe Böhürler – Alev Alatlı YENİ ŞAFAK GAZETESİ SÖYLEŞİ Ergen muhalefet ufkumuzu karartıyor Yazar Alev Alatlı, muhalefetin seçim meydanlarındaki söylemlerinin seçmenin ufkunu kararttığını söyledi. Kendi evlerinde tek bir kurultay dahi kazanmamış siyasilerin 81 milyonu yönetmeye talip olduğunu belirten Alatlı, “Yok Külliye’yi yıkarım, apoletini sökerim, yok TİKA’yı

Daha Fazla »

Öncelikli Meselemiz Liyakat

Anadolu Ajansı Söyleşi 20 Temmuz 2018 / Alev Alatlı – Gülsüm İncekaya Yazar Alev Alatlı, Türkiye’nin asgari 250 yıldır karşı karşıya kaldığı liyakat sorununun Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile daha hızlı çözülmesinin mümkün olabileceğini belirterek, “Liyakat sorununu çözebilirsek rahmetli Özal’ın kehaneti doğrulanır. 21. yüzyıl gerçekten de Türklerin yüzyılı olur.” dedi. 

Daha Fazla »

Türkiye Batarsa Okyonuslar Taşar

21 Haziran 2018 – Ayşe Böhürler ile Söyleşi – YENİ ŞAFAK GAZETESİ Türkiye batarsa okyanuslar taşar. Alev Alatlı, günbegün dağılan Batı’nın lider krizi geçirdiğini ve gittikçe paçozlaştığını söyledi. Alatlı, “Biz buhran ithal etmediğimiz sürece bu kaosta sağlam durur, hatta fırsata çevirebiliriz. Safları sıkıştırmamız lâzım. Kendisine has bir kimliği vardır Türkiye’nin,

Daha Fazla »

“DURUMDAN VAZİFE ÇIKARMAK”

Bugüne kadar duyduğum en incelikli eylem ibaresi bu olsa gerek: “durumdan vazife çıkarmak.” Anladığım kadarıyla,  “bir komutan, karargâhında yapılanlar ve yapılmayanlardan sorumludur” ilkesinin uygulamadaki yansıması.  Misafirlerin acıkmışlık durumlarından sofra kurma vazifesini çıkarmak da böyle bir şey olmalı. Kalkıp sofrayı kurmak kadar kurmayıp insanları aç bırakmış olmanın sorumluluğunu da üstlenmek: Seyir

Daha Fazla »

Yeni Bir Kamuoyu Yaratmalıyız

Hangi koşullarda kotarılmış, kimin araştırmasına dayanılarak dillendiriliyor, bilemiyorum; Türk gençliğinin yüzde yetmişinin ülkesinden sıtkı sıyrılmış. Ülkeyi terk etmek, başka bir yerlerde yaşamak istiyorlarmış. Doğruluk payı nedir, onu da bilemiyorum. Bildiğim, söylentinin hemen her zaman gerçekten daha etkili olabildiği. Ve iddia, bu bağlamda düşündürücü. Öyle görünüyor ki, yıllardır elbirliği ile ektiğimiz

Daha Fazla »

Hem Özne Hem de Nesne Olmak

“Viva la Muerte!”nin Günay Rodoplu’sunun  romanın sonlarına doğru bir veda mektubu vardır.  “Biz yerliler mutlaka kazanacağız,” der ve açıklar, “İnancım , ulusumun öznesi ve nesnesi olmamdan kaynaklanır.  Bilgi ve katılımın bileşkesidir.” Bu satırları yazalı neredeyse yedi yıl olmuş.  Bu sürede kokuşma gerçekten de “katlanarak arttı.”  Ülkenin geleceğine ilişkin kaygılar, sakatlayıcı

Daha Fazla »