“Sahici Kadın”dan “Yeni Kadın”a! (7)

Özel Kız OkullarıDevletin “yükünü hafiflettikleri” gerekçesiyle kurulan özel kız okullarının ilklerinden birisi “American College for Girls” bugünkü adıyla. Üsküdar Amerikan Kız Lisesi, 1876’da İzmit’e bağlı Bahçecik kasabasında kuruluyor. Eski adı Bardızağ olan kasabanın özelliği, yoğun Ermeni nüfusu. Bahçecik’ten Adapazarı’na, oradan Bağlarbaşı, İstanbul’a taşınan okul 1920’den itibaren “çağdaş Türkiye’nin genç kızlarını yetiştirmeye başladı.” Okulu kuran “Amerikan Board […]

Read more

Adım Adım “Yeni Kadın”a Doğru…

1847 Kız ve erkek çocuklara eşit miras hakkı tanıyan İrade-i Seniye yayımlandı.1856 Köle ve cariye alınıp satılması yasaklandı.1858 Arazi Kanunnamesinde mirasın kız ve erkekler arasında eşit olarak paylaştırılacağı hükmü yer aldı. Böylece kadınlar ilk kez miras yoluyla mülkiyet hakkını kazandı.1858 Kız Rüştiyeleri açıldı.1869 Kadınlar için ilk sürekli yayın olarak nitelenen (haftalık) Terakk-i Muhadderat dergisi yayımlandı.

Read more

“Sahici Kadın”dan “Yeni Kadın”a (3)

Cevri Kalfa isimli bir cariye Tarihlere dikkat edelim: Cevri Kalfa isimli hanım 1808-1839 arasında yaşayan Sultan II. Mahmut’un hareminde haznedar, yani haremin kıymetli eşyalarının muhafazasından sorumlu. II. Mahmut, 1808’de katledilen III. Selim’in kardeşi; Mahmut’u katillerin elinden kurtaran Cevri Kalfa. Söylentiye göre, adamların üzerine kızgın kül atarak oyalarken, şehzadeyi baca deliğinden dama çıkararak kurtarmış. II. Mahmut, Bezmialem […]

Read more

“Sahici Kadın”dan “Yeni Kadın”a! (8)

Devletin “yükünü hafiflettikleri” gerekçesiyle kurulan özel kız okullarının natamam listesi aşağıdaki gibi. Bu okulların “Yeni Kadın” hareketinin gelişimindeki katkıları yadsınabilir gibi değildir. Öte yandan, ülkemizde yabancı okullara ilişkin bakış açılarının farklı olduğu malûmdur. 

Read more

Siyasetin Yapılaşması, Kent Mimarisi

Eski Yunanca’da kent, “politikos” yani “siyaset” kelimesinden gelir. Atinalılar için “kent” siyasetin yapılaşması demektir. Eflâtun ve Aristo, şehrin “toplumsal olarak ayrıştırılmış ve ayrıcalıklı” olması gerektiğini söylemişlerdi. Ünlü filozofların kadınları ve köleleri “demokrasi ve yurttaşlık haklarının dışında” tuttuklarını düşündüğümüzde, şaşırtıcı bir tercih olmasa gerek. Atina’nın başlıca rakibi, Roma’nın lâkabı “asalak şehir”dir. Atina, hiç değilse kendisini beslerdi. […]

Read more

Evvel Zaman İçinde Şehirler, Efsaneler, Arkeolojik Astronomi

Tataristan, Kazan Devlet Üniversitesi konuşması, Nisan, 2002 Ben, İstanbul’luyum. Anadolu şehirlerinin hemen hepsi gibi, çocukluğumun İstanbul’u da Rus dilinde “regulyarnaya” kelimesi ile ifade edilen “nizami mimari”den hemen hiç nasibini almamış bir  şehirdi.  Bugün bile almış olduğu söylenemez. Bizim düzine tankın yanyana geçebileceği cetvelle çizilmiş büyük bulvarlarımız, dört köşe “rayon”larımız, geometrik meydanlarımız, bize tepeden bakan dev binalarımız […]

Read more

Mahalle Baskısı Deveyse

Evet, birzamanlar, yarım asır kadar önce birzamanlar, eteği açılan yeni yetme kızları “adam gibi otur, başımızı derde sokma!” diye uyaran abiler vardı. Yaşlı teyzelerin, “oğlım, bana bir ekmek alıver” diyerekten bakkala gönderiverdikleri, yaşlı amcalar yanlarından geçip giderken sigaralarını saklayan, yabancı konuklara gidecekleri adrese kadar refakat etmeyi görev sayan abiler. Hırsızların peşinden seyirten, komşularına sahip çıkan […]

Read more

İstanbul! Kalbim Acıyor!

Ve korkuyorum! Korku, “yaşam biçimimi değiştirmeye” geldiklerini tebliğ eden birilerinin tam sayfa reklâmlarıyla başladı. Ardından, Amerikan İngilizcesi konuşan spikerin Irak savaşını anlatan bir CNN International muhabirinin otoriter, dilerseniz, çok bilmiş edasıyla, tekrarladığı cümle: “Yaşam biçiminizi değiştirmeye geliyoruz.” Allahallah!? Ardından, 11 Eylûl kulelerini anımsatan aynalı, paslanmaz çelikli iki rüküş kule! Yetmezmiş gibi, bir de yüreğime saplanan […]

Read more

Entelektüel Kurnazlıklar

Siyaset bilimci Dr. Murat Yılmaz’ın “28 Şubat ve ‘ihtilal mantığı’” başlıklı makalesinin ağzımda bıraktığı tatsızlığın nedenini keşfetmem için bir defadan fazla okumam gerekti. Ve nihayet!.. Anladım ki, rahatsız eden küçük entelektüel kurnazlıklardır beni! Yazarın “seyrettiği bir tiyatro oyunu,” bu oyunda sık sık “işgal” edilen bir ülke ve içine düştüğü durumun neticesi olarak yılın her günü […]

Read more

Can Dündar’a Sitem

Kalbin düşünmediğini dil söylemez. Çocuk değil artık, kocaman adam. “Aşıktım ona, hem de körkütük, sırılsıklam. Divaneydim, gözüm başkasını görmezdi,” diyor.(1) Kapısına gider, gözünü diker, hayran hayran süzermiş ama O varlığının farkında bile değilmiş. Dahası, “her davranışıyla onlardan biri olmadığını hissettirir”miş. Zavallı, yavrucak! Kör değil, topal değil, pekalâ da yüzüne bakılır bir adam bu Can Dündar […]

Read more